28 Haziran 2007

Minik Serçe'nin büyük başarısı

Türk Popu’nun divası Sezen Aksu, Londra’da tarihi ‘Royal Albert Hall’ salonunda Ekim ayında konser verecek.
Dünyanın en ünlü konser salonlarından Londra'daki Royal Albert Hall, ekim ayında Sezen Aksu'yu ağırlamaya hazırlanıyor. Aksu, 1974 yılında aynı yerde sahneye çıkan Türk Sanat Müziği'nin ünlü ismi Zeki Müren'den sonra, Royal Albert Hall'de konser verecek ikinci sanatçımız olacak. Frank Sinatra, Bolşoy Balesi, Bee Gees, Rod Stewart, Elton John, The Beatles, Michael Jackson gibi dünya devlerinin sahne aldığı Royal Albert Hall'deki Sezen Aksu konserinin büyük ilgi görmesi bekleniyor.

19 Haziran 2007

Ebruli Türkiye

Bir resim düşünün tüm renkleri ‘dikkatsizce’ birbirine karışmış. Adeta tek bir potada eritilmiş tüm renkler. Mavinin maviliği bastırılmış örneğin; mavi ne mavi olabilmiş, ne de kırmızı. Yayması gereken ışığı yayamıyor, duygusu kalmamış, renk olmaktan çıkmış, baskın renk içinde eriyip gitmiş.
Birini yok saysanız resim başka resim olacak, coşkusundan kaybedecek. Uzaktan bakınca resme, belki de göze çarpan sadece tek bir renk olacak.
Türkiye bir renk cümbüşüdür oysa. Farklı etnik kültür, din, dil, inanç, tarih ve hatta kişisel duruşun renklerinden oluşmuş bir renk cümbüşü; her biri farklı, her biri en az diğeri kadar cezbedici ve anlamlı.
Sadece tek bir renk ne kadar yaşatabilir zenginliği, çeşitliliği ve onun nimetlerini. Bu tek renk ve aynılık kimlik kazandırmak bir yana dursun, ‘hiç kimselik’ vermekten başka ne işe yarayabilir.
İşte bu nedenden kimliğini tanımlarken Türkiye, renklerine muhtaçtır.
Türkiye, tüm renklerin birbirine karışırken yine de tek tek ışığını yayabildiği bir Ebru eseri olmalıdır. Renkleri tek bir potada eritmeden de var edebilen ya da mozaik gibi her parçayı kendince uygun yere hapsetmeyen, her rengin özgürce gezindiği ve gezinirken bıraktığı muhteşem izlerden oluşmuş bir Ebru eseri. Çünkü Ebruli’dir rengi.
Attila Durak mozaik ya da eritme potası gibi, düşünüldüğünde eksik kalan tanımlar yerine ne de güzel bir benzetmeyle toplamış fotoğraflarını. Türkiye’nin ebruli anlarını yakalamış.
Onun gibi sanatçılar, yüzeydeki renkleri ve oluşturduğu desenleri sabitlemek için Ebru ustalarının suya kattığı yoğunlaştırıcı maddelerin yerine sanatlarını kullanıyorlar kanımca.
Attila Durak’ın gözüne, objektifinden yansıyan gönlüne sağlık.

Haziran 2007
Atilla Durak'ın "Ebru" adını verdiği kitabındaki Sezen Aksu'ya ait önsöz...

Sezen Aksu şarkıları

Sezen Aksu birbirinden şahane şarkıları art arda patlatıyor. Farkındaysanız, hemen her gün bir Sezen Aksu şarkısı yer alıyor medyada. Emel'in 'Evlenilecek kızlar var, eğlenilecek kızlar var'ı şimdiden herkesin dilinde. Burak Kut, 'Komple' ile eski popüler günlerini yakaladı. Sibel Can'ın yeni albümündeki 'Aykırı Çiçek' (Söz-müzik) ve 'Benim Yerime de Sev'de de söz yazarı olarak Sezen Aksu'nun imzası var. Bülent Özdemir'in bestesini dinledim, muhteşem. Bülent yeni bir beste yaptığını söylemiş, Sezen'le buluşmuşlar. Bülent çalmış, o dinlemiş. Dört-beş tekrar sonrasında da kafasını kaldırarak, "Bülent yazdım şarkıyı" demiş. İnsan şu sözleri birkaç saat içinde nasıl yazar bir düşünün bakalım; Begonvil boy vermiştir şimdi yasemen basmıştır Bodrum'u. Kokusu geldi rüzgarın, bir kelebek öptü boynumu. Sen şimdi gerdanını maviye, göğsünü bir yelkenliye. Gönlünü ilk çıkan yaz seferine bağlamışsındır. Ahhh, vurunca diline sakız rakısını biraz da ağlamışsındır. Şimdi de 'Mehmet Şiiri' var, insana dokunan. Ağlayarak uyanmış uykusundan ve sabaha karşı yazmış. Emin olun öyle sözler var ki; şarkı olduğunda herkesi ağlatır yine... Bunlar Sezen'in son dönemde yazdığı şarkılardan sadece bildiklerimiz. Bilmediklerimiz de vardır belki. Hatırlarsanız, daha birkaç hafta önce Sezen Aksu'yu kıran tartışmalar yaşandı... Üretemeyenler; üreten bir insanı bulunduğu yerden alıp bir başka yere koymaya çalıştı. Şimdi; şarkılar en güzel yanıt değil mi sizce?

Şengül Balıksırtı

Sezen, Tarkan’a ‘Nezaket’ gösterdi

Sezen Aksu Tarkan’a, küskünlüklerinin sona ermesinin ardından ikinci kez jest yaptı.
Sezen Aksu, yıllar önce ’Şıkıdım’ adlı parçasını vererek büyük bir çıkış yapmasını sağladığı Tarkan’a küskünlüklerinin sona ermesinin ardından ikinci kez jest yaptı. Minik Serçe, yeni albümü için Tarkan’a iki beste verdi. Mega star, biri ’Nezaket’ adını taşıyan parçaların kaydı için Ozan Çolakoğlu ile stüdyoya kapandı.

18 Haziran 2007

Söz: Sezen Aksu Müzik: Türkiye

Sahnedeki kadın henüz bitirmemiş olduğu bir şarkının sözlerini okudu. Bestesini herkes kendi yüreğinde yapacaktı. Türküleri sevenlere ağıt gibi gelecekti. Erat gazinosunda çalınan yanık bir bağlamanın sesini duyacaklardı. İzmirlisi çiftetelli dinleyecekti sanki, Trabzonlusu horon, Urfalısı uzun hava...Kuzusunu bayrağa saralı bir yıl olmuş baş örtülü teyze, sadece kendisinin duyduğu bir ağıt dinleyecekti. Sahnedeki kadının sözlerini o gece herkes kendince besteledi. Zeki Müren hayranı malulen emekli binbaşıya nihavent gibi geldi. İhtimal, Yüksekova’da operasyon emri beklenirken radyoda çalıyordu. Sanki birazdan kapı vurulacak, al yanaklı asker çay getirecekti. En arkalardaki yoksul gençler sözleri arabeske uyarladı. Nişanlısı Şırnak’ta asker olan kız macunlu kemanlar duydu. Yeğeni dağdan yıllardır inmemiş delikanlı içindeki telin titrediğini hissetti. Konseri merdivenlerde oturup seyreden genç adam on dördünde dağa çıkmış, yirmi birinde teslim olmuştu. Cezası bitince hemen askere almışlardı. Sahnedeki kadının şarkılarını bir kısa dönem çavuştan öğrenmişti. Sözleri dinlerken kulağına on dördünde koptuğu hayatın en kederli nameleri geldi. Gözlerinin önüne en son dağa gitmeden gördüğü kardeşinin çocuk yüzü... Temmuzda askere gidecek uzun saçlı gençlerse kadın sözleri okurken eski bir rock şarkısı duydular. Pink Floyd muydu, yoksa Led Zeppelin mi? Gitar uzun ve acıklı bir solo atıyordu. Etraflarına baktılar; hayır, onlardan başka duyan yoktu. Konser bitince Beşiktaş’a kadar yürüyüp oradan motora binecek olan Üsküdarlı kızlardan birinde Ceza tişörtü vardı. Dinlerken sözlerin altında sadece ritim duydular. Sonra fark ettiler; o ritim kendi kalplerinden geliyordu. Sahnedeki kadının sözleri ertesi gün bütün gazetelerde yayımlandı. Okuyan herkes içinden başka bir beste yaptı. Ortaya hiçbiri birbirine benzemeyen, milyonlarca şarkı çıktı. Türkiye’nin en güzel ve en kederli albümü... Albüm çıkar çıkmaz listelere bir numaradan girdi. Çarşılarda, pazar yerlerinde, ana caddelerde çalınmaya başladı. Müzik dünyası şaşkınlığını gizleyemedi. Tek şaşırmayan, o sözleri yazıp sahnede okuyan kadındı.

Tuna Kiremitçi

Bu şarkı Fuat Güner’e mi?

Sezen Aksu, Açıkhava Tiyatrosu’nda verdiği konserde Onno Tunç için yazdığı "Yol Arkadaşım / Ben Sana Küsüm Aslında" adlı yeni şarkısını da seslendirdi. Aksu, "Şimdi bir semt adı vefa" sözleriyle, Onno Tunç’un "Şinanay" şarkısının kendisine ait olduğunu iddia eden Fuat Güner’i eleştirdiği öne sürülüyor. Sezen Aksu, önceki akşam Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’nda verdiği konserde yeni bir bestesini de seslendirdi. Aksu’nun yıllarca birlikte çalıştığı, birçok unutulmaz şarkısını besteleyen, 1996 yılında kendi kullandığı uçağıyla Yalova yakınlarında dağa çarparak ölen Onno Tunç için yazdığı "Yol Arkadaşım" şarkısı hüzünlü melodilerinin yanı sıra sitem dolu sözleriyle de öne çıktı. Aksu’nun şarkının satır aralarında Fuat Güner’le girdiği "Şinanay" tartışmasına gönderme yaptığı iddia ediliyor. Aksu şarkıdaki, "Yol arkadaşım gördün mü / Duydun mu olup bitenleri / Kıskanıyor insan bazen / Çekip gidenleri... Hiç beklentimiz kalmamış / Dosttan bile... Şimdi bir semt adı vefa" dizileriyle Fuat Güner’i eleştirdiği ileri sürülüyor. Hatırlanacağı gibi "Şarkı Söylemek Lazım" adlı yarışma programında Ferda Anıl Yarkın, "Şinanay" (Ada Vapuru) şarkısının Onno Tunç’un değil Fuat Güner’in bestesi olduğunu iddia etmiş ve Güner de bu açıklamayı doğrulamıştı. Ardından Aksu, telefonla canlı yayına bağlanarak, "Onno Tunç kendini savunacak durumda değil. Ama ben yıllardan beri arkadaşım olan Fuat’a bir şeyler söylemek istiyorum; Fuat lütfen yargıya başvur. Her ne varsa ben cezasını çekmeye hazırım. Şu anda Onno Tunç’un suç ortağı olarak görünüyorum. Tekrar ediyorum, bu beste beş kez tekrarlanmıştır ve beste Onno’nundur" demişti. Medyada da büyük yankı bulan bu polemiğe en sonunda MESAM (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği) el koyup, şarkının Onno Tunç’a ait olduğu açıklamıştı.

İşte o şarkı:
Yol arkadaşım gördün mü,
Duydun mu olup bitenleri
Kıskanıyor insan bazen, çekip gidenleri
Yalnızlaşmışız iyice
Üstelik de alışmışız
Hiç beklentimiz kalmamış
Dosttan bile
Korkular basmış dünyayı
Şimdi bir semt adı "vefa"
Kutsal kavgalardan bile kaçan kaçana
Anlaşılır gibi değiliz
Tek bedende iki kişiyiz
Hem yok eden, hem tanık
Esaslı karmaşa
Ben sana küsüm aslında, haberin yok
Koyup gittiğin yerde kötülük çok
Kime kızayım, nazım senden başka kime geçer
Benim sensiz kolum, bacağım, ocağım yok
Sen esas alemi seçtiğinden beri
Ben o saatte bittiğimden beri
Dünya bildiğin gibi dünya dönüyor işte
Uzun uzun konuşuruz bir gün son İstanbul beyi


izle

17 Haziran 2007

Şehitler için söyledi

Şarkılarıyla eğlendiren, esprileriyle güldüren Sezen Aksu, sıra hüzünlü şarkılarına geldiğinde şehitlere yazdığı şiiri okudu. Aksu, 'Bu akıl tutulması bir an önce bitsin' dedi.
Beşiktaş Kültür Merkezi'nin (BKM) Açıkhava Etkinlikleri 6. yılına da yine Sezen Aksu ile başladı. Biletleri günler öncesinden tükenen konsere "Yol Arkadaşım" adlı parçayla başlayan Aksu, daha önce Aşkın Nur Yengi'nin seslendirdiği "Susma" ve "Elveda" ile Nilüfer'in okuduğu "Yine Yeni Yeniden" şarkılarını da seslendirdi.
Aksu'yu dinlemeye gelenler arasında Siren Ertan-Gökhan Çarmıklı, Cem-Hülya Kalyoncu, Pınar Altuğ-Yağmur Atacan, Didem Uzel, Ebru Şallı, Ali Sunal ve yeni sevgilisi Ece İncedursun, Halil Ergül gibi ünlü isimler de vardı.
Aksu, konserin bir bölümünde Zeynep Acar imzalı sahne kıyafetlerinden bahsederken espri yapmayı da ihmal etmedi. Aksu, şunları söyledi: "Bu kıyafet Ege Yemenisi. Eski Anadolu kadınları bunu giyermiş. Adı 'Biberli'. O dönemler elbiselerindeki resimlerle anlatırlarmış durumlarını. Bu 'Biberli' de kadının kocasıyla arasının bozuk olduğunu anlatıyor. Dört tane daha elbise yaptırdım. Hepsinin bir adı ve hikâyesi var. Ama ben en çok 'Akşam Sefası'nı seviyorum. Çünkü o 'Hadi eğlenelim' diyen bir elbise."
Sahnede ülke gündemine de değinen sanatçı, "Art arda hüzünlü şarkılar söyledim biliyorum, ama ülkemizin son günlerde yaşadıkları malum, ölen gençlerimiz var, çok üzülüyorum" diyerek şu şiiri okudu:
Mehmet daha çok küçüksün Mehmet,
Bilmiyorsun tabii neden bu sonsuz nöbet,
O kadar vaktin olmadı zaten,
Ama sen ümit etmeye devam et,
Mehmet, bilemiyoruz Mehmet,
Böyle mi sürecek bu ilelebet,
Değişir mi dünya, döner mi devran,
Sen ümit etmeye devam et,
Öyle bir karanlık kutu ki insan,
Kimse hakiki bir cevap veremez sorsan,
Söz dediğin insan icadı lisan,
Ama sen yine de hep hayattan bahset,
Mehmet gitmiyor gözün gözümden,
Hiç büyümemişsin tanıdım çocuk yüzünden,
Kan geldi kederden özümden,
Sen anacığını düşün çok dikkat et,
Mehmet küçücüksün Mehmet,
İnsan soyu böyle en nihayet,
Öteki desen beriki desen,
Kendini de, bizi de, dünyayı da affet...

Şiirin bitiminde binlerce hayranı sanatçıyı ayakta alkışladı. Aksu da şunları söyledi: "Hepimiz aynı şeyleri hissediyoruz... Bütün kalbimle diliyorum ki, bu akıl tutulması bir an önce sona ersin, çocuklarımız böyle sapır sapır avucumuzun içinden kaçıp gitmesin..."
Notlar
Hayranlarından biri konserde Aksu'ya oyuncak ayı hediye etti. Aksu, "Ben ne yapacağım bu ayıyı?" diye sorunca hayranı, "Torununa verirsin" yanıtını verdi. Aksu, "Ne torunu, öldürürüm Mithat Can'ı, daha benim apayrı planlarım var. Çocuklar bende, adamlar gitti. Ben artık aile hayatı yaşamak istiyorum. Daha çocuk yapmak istiyorum, imkânlarım zedelendi. Bundan sonra taşıyıcı anne" diye konuştu.
Konserin ikinci yarısında protokoldeki arkadaşlarının yanına giden Aksu'ya, arka sıralardan "Buraya da bekleriz" diye seslenildi. Aksu, "Artık 25 yaşında değilim. Ben bu sene sahneyi bırakmayı düşünüyorum" dedi.
"Avrupa Yakası" dizisini hiç kaçırmadığını belirten Aksu, dizide en beğendiği karakterin Engin Günaydın'ın canlandırdığı Burhan Altıntop olduğunu belirterek gece boyunca onun taklidini yaptı.
Aksu'nun konserinde ilginç bir olay yaşandı. Konser alanındaki G Blok'ta (13-14-15) bulunan bir kadının konserin ilk yarısına doğru bir anda "Yılan" diye bağırması dikkatleri oraya çekti. G Blok'taki seyirciler bir anda telaşlanıp ayağa kalkarak gördükleri yılanın korkusuyla konseri bir süre ayakta izledi. Konsere ara verildiğinde yetkiler yılanı yakalayarak etkisiz hale getirdi.
Konser sırasında Ravi adlı bir sokak müzisyeni de dışarıda, Aksu parçaları çalıyordu. Ravi, "Ben genellikle Harbiye Açıkhava'nın açılış konserlerine çalmaya geliyorum. Sezen Aksu tabii ki bir idol, onları dinlemeye gelenler de özel insanlar. Konser dinlemeye gelenlere çalmak ayrı bir duygu. Beni mutlu ediyor. Benim 100'e yakın bestem var. Sezen Aksu'ya şarkı yazdım, ona iletmek istiyorum. Belki yarın çıkışta verebilirim" dedi.

13 Haziran 2007

Sezen Aksu evinin kapılarını açtı

Minik Serçe hayranlarına resmi internet adresi aracılığıyla bir sürpriz yaptı. Aksu evininin kapılarını açtı. Tüm projelerini ve bilinmeyenleri anlattı.

tıkla izle

Engelli basketçilerle yakından ilgilendiler

Saran Holding'in 15'inci kuruluş yıldönümünde el ele dolaşarak aşklarını gözler önüne seren Hülya Avşar ile Sadettin Saran, holdingin sponsor olduğu engelli basketbol takımıyla yakından ilgilendi. Takımla birlikte hatıra fotoğrafı çektiren çifte Sezen Aksu da eşlik etti. Bu sezon sponsorluk desteği aldıktan sonra ikinci ligde şampiyon olan takım, önümüzdeki yıl Engelliler Basketbol Birinci Ligi'nde mücadele etme hakkı kazandı. Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak (sağda) ise, gecede Sadettin Saran'a TBMM Futbol Takımı'na sponsor olduğu için milletvekillerinin imzaladığı bir forma hediye etti.

07 Haziran 2007

Sezen Aksu ve heyecan...

Önceki akşamüstü Sezen Aksu aradı... Bizim meslekte yazıya böyle başlamak, öneminin altını çizmek, çok alışılmış bir davranıştır. Bugüne kadar Türk ve yabancı siyasetçiler, bakanlar ve hatta başbakanlarla röportajlar yapmış biriyim. İnsan yıllardır aklına seslenen ve mantığıyla değerlendirdikleriyle konuşurken heyecanlanmıyor.Ama kendimi bildim bileli sadece duygularıma seslenen Sezen Aksu ile konuşurken heyecanlandım. "Nasılsınız?" diye sordu, heyecanlıyım diye hiç çekinmeden yanıtladım.Önce güldü, sonra Oray Eğin aleyhine 1 milyon YTL'lik dava açmasını eleştirdiğim yazıyı konuştuk... Sezen Aksu'ya yakışanın 1 milyon değil, 1 YTL'lik tazminat davası açmak olduğunu yazmıştım." Gönlün yolu birmiş " dedi. İlk başta aynı şeyi düşündüğünü ama sonra bundan nasıl vazgeçtiğini anlattı.Vazgeçmesinin iki sebebi var. Birincisi hâkimlerin, mahkemelerin iş yükü nedeniyle bu tür davalara kızdığı uyarıları.İkinci sebepse hakaretle para kazananların canının madden yanması gerektiğine ikna edilmesi. Sezen Aksu derdinin para olmadığını anlatmak için kazandığı tazminatı Türk Eğitim Vakfı' na bağışlayacağını mahkeme dilekçesine de yazmış. Sezen Aksu "Şarkı Söylemek Lazım"ın Onno Tunç ile ilgili tartışmalarının yaşandığı bölümü İzmir'de annesinin evinde seyretmiş." Bir saat boyunca ne yapacağımı bilemeden evin içinde dolaştım " dedi. İlk kararı, yazılı bir açıklama yapmak olmuş ama sonra bunun iyi değerlendirilmeyeceğini düşünerek telefon açmış."Tartışma her yerde haber oldu ama MESAM'ın yaptığı açıklama görmezden gelindi" dedi. Haksız mı, hayır. Hem bu olayda hem de arşivdeki diğer örneklerde tartışmaların açıklamalardan çok daha fazla yer tuttuğunu gayet iyi biliyorum. Konuşmaya dair eksik bir şey kalmasın. Ben heyecanlıydım, Sezen Aksu da öyle... Belli ki "kendine bir medya klanı yarattığı" suçlamasından rahatsız olmuş.Birkaç kez böyle bir şey olmadığını, hakkında yazılanlarla ilgili telefon açmayı sevmediğini söyleme gereği duydu. Sonra da ekledi, " Sizi aradım, yazınızı ' Bu durum Sezen Aksu öğretisine aykırı değil mi?' diye bitirmişsiniz. Bana güvenmeye devam edebilirsiniz " İlk başta yıllardır duygularıma seslenen biriyle konuştuğum için heyecanlıydım.Konuşmanın sonundaysa mutlu. Mutlu olmamın sebebi Sezen Aksu' nun araması değil, yılların öğretisinin doğru çıkması oldu. Aksini düşünen buyursun düşünsün, o benim derdim değil...

Özay Şendir

06 Haziran 2007

Kibariye Sezen'e tepki verenleri albümle protesto edecek

'Şinanay' şarkısı nedeniyle Sezen Aksu'nun Fuat Güner ile yaşadığı polemiğe canı çok sıkalan Kibariye, arkadaşı Aksu'ya destek olma kararı aldı. Kibariye, yeni albümünde ikisi yeni olmak üzere sadece Sezen Aksu şarkıları seslendirecek..
Geçen hafta sona eren 'Şarkı Söylemek Lazım' yarışmasında 'Şinanay' şarkısının Onno Tunç'a değil, Fuat Güner'e ait olduğu yönündeki iddialar üzerine Sezen Aksu sert tepki vermişti. Yaşanan tartışma sonrasında Güner'e dava açan Aksu'nun, başka şarkılarında da 'esinlenme' olduğu yönünde çeşitli iddialar ortaya atılmıştı. Hatta Sezen Aksu imzalı 'Güllerim Soldu' şarkısının da ünlü söz yazarı Aysel Gürel'e ait olduğu ileri sürülmüştü.
Birçok isim Aksu'ya saldırırken, bu gelişmeleri kaygıyla izleyen ünlü şarkıcı Kibariye, sanatçı arkadaşına destek vermek için adım attı. Yeni albümünde tamamen Sezen Aksu şarkılarına yer vermeyi planlayan Kibariye, yapımcı şirketinin projeye 'olur' demesi üzerine projesini Sezen Aksu'ya anlattı. Meslektaşından olumlu yanıt alan Kibariye vakit kaybetmeden işe koyuldu.
Şu ana kadar üç Sezen Aksu şarkısı seçen Kiboş; 'Kahpe Kader', 'Beni Unutma' ve 'Keskin Bıçak'ın dışındaki yedi şarkıya da önümüzdeki günlerde karar verecek. Bu yedi şarkıdan ikisi yeni Aksu şarkısı olacak. Kibariye albümündeki bir şarkıda, Aksu ile de düet yapacak. Aksu'ya destek vermek için yeni albümünün çıkış tarihini öne alan Kibariye, ilk kez bir albümünün tamamen Aksu şarkılarından oluşacak olmasından dolayı çok mutlu.

03 Haziran 2007

"Şinanay"a son noktayı MESAM koydu

Bir yarışma programında başlayan ve Sezen Aksu'nun meşhur ettiği "Şinanay" şarkısının bestecisi tartışmasına MESAM son verdi.
Ünlü şarkıcı ve besteci Fuat Güner'in olduğu iddia edilen "Şinanay" şarkısının, MESAM (Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği) tarafından Onno Tunç'a ait olduğu açıklandı. Av. Kılıç Gülsaran'ın başvurusu üzerine bir açıklama yapan MESAM, Fuat Güner'in beyanıyla şarkının Onno Tunç'a ait olduğunun belirlendiği ifade edildi.MESAM'ın açıklamasında şu sözlere yer verildi, "Üyemiz A. Fuat Güner'in bildirimi üzerine 'Şinanay' isimli müzik eseri, besteci A. Fuat Güner olarak 1989 yılında birliğimiz sistemine kaydedilmiştir. ilgili eserin yer aldığı 'Sezen Aksu Söylüyor' isimli albümün bandrol alınmak üzere MESAM'a ibrazı sırasında yapım kartonetinde eserin bestecisinin 'Ohannes Tunçboyacı (Onno Tunç' olarak belirtildiği görülmüştür. Bu durumu netleştirmek amacıyla MESAM'ın konuyu A. Fuat Güner'e sorması üzerine, A. Fuat Güner, ilgili eserin sahibi olmadığını beyan etmiş ve A. Fuat Güner, kayıtlarımızdan 'Şinanay' isimli eserin sahipliğinden silinmiştir."
MESAM'dan yapılan açıklamada, bir eserin kaydının silinebilmesi için, eser sahipliği konusunda mahkeme kararının sunulması, ihtilaflı olan bir eserin sahiplerinin talebi üzerine MESAM Teknik Bilim Kurulu'nun karar alması veya eser sahibinin kendi beyanıyla reddetmesi gerektiği de belirtildi. MESAM'ın yaptığı açıklamanın son bölümünde ise, "Meslek birliğimiz kayıtları uyarınca 'Şinanay' isimli eserin söz yazarı, 'Melih Cevdat Anday', bestecisi 'Ohannes Tunçboyacı (Onno Tunç)', yayımcı şirketi ise 'Pozitif Edisyon Ltd. Şti.'dir. 'Şinanay' isimli eserin bestesi adına bugüne kadar birliğimizce tahsil edilen telif bedelleri, sadece merhum 'Ohannes Tunçboyacı (Onno Tunç)'un varisi Valentin Selin Tunçboyacı'ya ve yayımcı şirketi olan 'Pozitif Edisyon Ltd. Şti.'ne ödenmiş olup, bu kişiler dışında hiç kimseye ödeme yapılmamıştır." ifadelerine yer verildi.

Albüm değil, konser DVD’si geliyor

Cengiz Semercioğlu salı günkü yazısında Sezen Aksu’nun haziran ortasında albüm çıkaracağını yazdı. Şaşırdım, çünkü bildiğim kadarıyla Sezen Aksu 2008’e kadar albüm çıkarmayacaktı.
Yine de merak edip Aksu’nun ekibindeki herkese telefon açıp sordum...
Haziran ortasında çıkacak bir albüm yokmuş.
Sadece yaz sonu şöyle bir projenin raflarda yer alma olasılığı varmış: Bu yaz yapılacak Açıkhava konserlerinin DVD+CD’si. Ne zamandır böyle bir konser kaydına ihtiyaç vardı aslında. Çok yerinde bir karar alınmış.
Sezen konserlerinin hem damardan hem de matrak anları nihayet belgelenmiş olacak ve konserlere gelemeyen, evinde izleyerek aynı tadı alabilecek.
Onur Baştürk

"Casus ya da dansöz olmak istiyordum"

Sezen Aksu, Candan Erçetin'in programına katılarak yıllar sonra bulunduğu itirafla herkesi şaşırttı.
Geçtiğimiz çarşamba akşamı Candan Erçetin'in TRT-1'de yayınlanan, "Beraber ve Solo Şarkılar" programına katılan Sezen Aksu, sohbet sırasında ilginç bir açıklamada bulundu. Aksu, "Ben çocukken şarkıcı falan olmak istemiyordum. İki hayalim vardı, biri casus diğeri de dansöz olmak" dedi. Candan Erçetin'in önceki akşak TRT 1'de yayınlanan, "Beraber ve Solo Şarkıllar" programının konuğu, Sezen Aksu'ydu... Aksu'nun karşısına kalın bir klasörle çıkan Candan Erçetin, şarkılardan yola çıkarak ünlü sanatçıyla aşk hayatı üzerine bir sohbet gerçekleştirdi. Sohbet sırasında özel hayatına dair samimi açıklamalarda bulunan Aksu, "Şu an hayatımda kimse yok. Olmasını da istemiyorum. Ben şu an böyle çok rahatım" açıklamasında bulundu. Bunun üzerine Candan Erçetin'de, "Aşk olsun. Olsun ki siz o güzel şarkıları yazabilin" dedi. Bir arada şarkı söyleyen ikili, ekran başındakilere keyifli dakikakalar da yaşattı. Aksu ile Erçetin'in birlikte söyledikleri şarkılar ise stüdyodaki konuklar tarafından uzun süre alkışlandı. Programın sonlarına doğru ise Erçetin, Aksu'nun bir röportajında söylediği, "Babam sayesinde şarkıcı oldum yoksa dansöz olacaktım" sözünü hatırlatınca, Sezen Aksu bir kahkaha attı ve şunları söyledi: "Evet, bu doğru. İlkokul yıllarında acayip bir çocuktum. Her türlü kitabı okur, okuduğumun etkisinde kalır, hayal içinde yaşardım... O yüzden iki hayalim vardı, biri casus olmak, diğeri de dansöz. Ama şöyle dansöz, bir at arabası olacak ve ben o arabanın üstünde dans ede ede dolaşacağım. Çocukluk işte. O dönem birisine aşık oldum. Bu dans hayalimi gerçekleştirseydim eğer en çok onun evinin önünde oynayacaktım." Sezen Aksu, "Şu an hayatımda biri yok, olmasını da istemiyorum" dedi.

Sezen Aksu resmi sitesi yayında..

Sezen Aksu hayranlarının uzun süredir açılmasını beklediği, sanatçının resmi web sitesi nihayet yayına girdi. Uzun bir hazırlık döneminden sonra tamamlanan sitede Sezen Aksu’nun geçmişten günümüze şarkıları, fotoğrafları, videoları yer alıyor.

Açıkhava konserleri

Tüm konserlerin Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda yapılacağı "BKM Açıkhava'da" etkinlikleri, altıncı yılında Sezen Aksu konseriyle başlıyor.
Sanatçı, 15 Haziran ve 16 Haziran akşamları sahnede olacak. Etkinlik, 17 Haziran'da Kıraç konseriyle devam edecek. 20 Haziran Çarşamba akşamı BKM Açıkhava'da Rumi olacak sahnede. Şef Orhan Şallıel'in projesinde 120 kişilik bir kadro sahneye çıkacak. 21 Haziran akşamının konuğu ise Ata Demirer. Kahkaha dolu bir gecenin ardından da, 22 Haziran gecesi sahneye Kenan Doğulu çıkacak. 23 Haziran akşamı BKM Açıkhava'da etkinliklerinde kış aylarını "Aşk ve Hüzün" gösterileriyle geçiren Ferhat Göçer yer alacak.
24 Haziran'da ise bir klasiğine dönüşen Kardeş Türküler, Açıkhava sahnesinde yer alacak. Anadolunun sesleri, sözleri, dilleri Kardeş Türküler'in repertuvarıyla dinleyiciyle buluşacak.

Bir Sezen Aksu kalmıştı!

Ellerinde malzeme kalmadı. Kime saldıracaklarını, kime çamur atacaklarını şaşırdılar. Nasılsa konu magazin diye bu sefer kancayı Sezen Aksu'ya attılar. Ama Aksu gelemez böyle davranışlara.... Yok besteleri yabancı şarkılardan çalıntıymış, yok bazı bestelerini aslında Türkiye'nin başka nadide değerleri yaratmış! Nedense o nadide değerler iş zora gelince, hep kendileri adına başkalarını konuşturuyorlar. Kanları deli akan, herkese kafa tutmayı marifetmiş sayan gençler, yüzyılın gerçeğini açıklarcasına ustalarını koruyorlar. Ferda Anıl Yarkın (ki çok yetenekli olduğunu düşünüyorum) Fuat Güner'i, Niran Ünsal, Aysel Gürel'i kollayacağım diye ortalığı gereksiz yere alevlendirdiler. "Gereksiz," diyorum çünkü zaten ortam birine çamur at izi kalsın tarzına pek müsait. Bitti işte magazin bitti. Hüsnü Şenlendirici, Tamer Karadağlı, Gülşen, Neco, Hülya Avşar bir yere kadar... Halk da gazeteciler de sıkıldı. Biri de çıkıp Minik Serçe'ye laf atınca ellerini ovuşturmaya başladılar. Üstelik bu isim Fuat Güner olunca...
Oh işte bu anı bekliyorduk! Bu gözleri kan bürümüş bekleyiş sadece magazin açlığından olmasa gerek. Bu güzel olanı, iyi olanı, doğru ve kendi yolunda olanı kıskanma güdüsü. Konserlerde Sezen Aksu'yu ayakta alkışlayanlar, özel gecelerde Aksu yanlarına gelip ellerine dokunsun diye iç geçirenler, her fırsatta Minik Serçe'yi övenler bugün salyalarını tutamıyorlar.
"Bak işte çalıntıymış şarkılar." Konuyla ilgili davaların devam ediyor oluşu umurlarında değil. Haklılar tabii! Bu ülkede hukuk yok ki! Önlerine gelene hakaret edip sonra hukuktan medet umanları korkak ilan ediyorlar. Herkes siz mi yani? Herkes televizyon programlarını, köşeleri, sahip olduğu gücü birilerine yalan dolan suçlamalar atmak, basbayağı hakaret etmek, içindeki nefreti püskürtmek için kullanmıyor işte! Sezen Aksu duygusal kadın.
Gelemez öyle çamur atmalara. Kendisine saldırılmasından çok, dostuna yapılana sinirlendi. Rahmetli Onno Tunç'a yapılana... Kendisini ekranlarda savunamayacak, çıkıp bir şeyler söyleyemeyecek, aramızdan erken ayrılmış dostuna... Sahip çıktı ona. Sahip çıktığı için de saldırılar devam etti. Çünkü düşünemiyorlar. Akılları almıyor hayatta dostluklar olabileceğine. Her şeyin çıkar uğruna yapıldığı... Son günlerin moda tabiriyle, her şeyin özde değil sözde olduğu bir dünyaya alışmışlar. Sahiden gerçek, sonuna kadar sahici duygularla karşılaşınca... Ezberleri şaşıyor. Ne yapacaklarını şaşırıp, sallamaya başlıyorlar. Önce ölümden döndü haberleri, ardından estetik zırvaları... Şimdi de bunu mu buldular Sezen Aksu için? Besteleri çalıntıymış! Komik oluyorlar, komik. Bir Sezen kaldı kirletmedikleri. Uzak durmalarını diliyorum.
Deli gibi ne düşündüğünü, ne söyleyeceğini, neler hissettiğini merak ediyorum. Henüz iki haftalık ikizlerimi bir tarafa bırakıp Sezen Aksu röportajına koşasım geliyor. Belki onları da götürürüm. Olmaz mı? Bal gibi de olur. Ne demişti sevgili Ayşe Arman? "Dokunmayın annelere, röportajımızı da yaparız, çocuk da büyütürüz." Gitmişken bebelerin göbek bağlarını da Sezen Aksu'nun bahçesine gömerim, belki ilerde onun gibi sanatçı olurlar. Şaka bir yana, bu sefer de "Röportaja bebeklerini götürdü," diye tefe koyar bu basın beni. Umurumdaydı sanki! Ama içimde, derinlerde bir yerde, bir ses sürekli "Sezen Aksu konuşmasın, bunlara hiç cevap vermesin," diyor. Diyor diyor da, tutamıyorum ki kendimi...
Balçiçek Pamir

Delirmiş Bunlar...

Kimler mi? Sezen Aksu’ya son günlerde sataşanlar, dil uzatanlar, şarkı sözlerinin çalıntı olduğunu iddia edenler. Vah vah, delinin biri kuyuya taş atmış 40 akıllı çıkaramamış. Bizim de bu kırk akıllı ünlüsü, ünsüzü, gazetecisi, köşe yazarı Sezen Aksu yorumlarını akıllarınca yapıyorlar da yapıyorlar.
Size ne ya... Sezen Aksu ben bildim bileli yaşam tarzını belirlemiş, ne etliye, ne tuzluya bulaşan bir sanatçıdır. Yani aslında sizlere verdiği mesajı sizler hala alamadıysanız mesleklerinizi bırakın. Sezen, “Ben üretirim, şarkı üretirim, sesi iyi olan sanaçıya şarkımı veririm. Kendimde çok istediğim anlarda albüm çıkartırım. Böyle kabul edin” dedi, ettiniz. Eee şimdi ne oldu da jüri üyesi Oray Eğin fırsat kollayıp, “Sezeeenn hanım sizin gazeteniz var diyorlar, medya patronları yalınızdan çıkmıyormuş’’ diyor. Belki doğru olan şeyleri, yanlış zamanda ve yanlış üslupla söyledi, orası da tartışılır ya . Her neyse Oray Eğin bir anda, sanatçılar ve magazin gazetecilerinden, “Oooo helal olsun çocuğa bizim yapamadığımızı, diyemediğimizi sordu” övgüsü alarak, alkış topladı.
Sabah programlarında Oray Eğin’in Sezen Aksu’ya sorduğu sorular tartışılıp, konuşulup durdu. Magazinciler de, “Vallahi bravo Oray’a aklımızı başımıza getirdi” dedi.
Pardon 20 yıllık gazetecilerin aklı şimdi başlarına geliyorsa, yazık onların 20 yıllarına... Artık çalışmayıp, köşelerine çekilsinler. Çünkü 20 yıl insanlara magazin sunamamışlar demek ki. Sanatçılar ise magazincilere ateş püskürüyor. “Sezen Aksu’nun haberini yapamıyorsunuz ama bizi duvardan duvara vurup her gün bir magazin pogramında paparazzileri peşimizden koşturuyorsunuz” diye sitem ediyorlar.
Pardon. Sizler show sanatçılarısınız. Besteleri başkalarından alıp kasetinizde okur, sonra kasetiniz piyasa çıkarken promosyon üstüne promosyon yaparsınız. Restaurantlarda başka sanatçılarla kakki di kakki di görüntüler veririsiniz. Diğer meslaktaşlarınıza durup dururken sataşırsınız. Sevgililerinizle bir ayrılıp, bir barışırsınız. Açılışlarda kameralar önünde birbirlerinize kebaplar yedirirsiniz. Sonra da, “Sezen Aksu haberleri yapılmıyor benimkini niye yapıyorsunuz?” diye sitem edersiniz. Sizi haber yapmazlarsa siz unutulursunuz. Ama Sezen Aksu unutulmaz, çünkü o evinde oturup Ü – R E – T İ – Y OR... Şarkı yapıyor ve söylüyor. Bir de üstüne üstlük çalıntı şarkıları var diyorlar. Şimdi çalıntı diyorsunuz... Diyelim, bir tarafı bunun eyvallah. Fakat bir gerçek var yaşadığımız dünyada... O kadar güzel, o kadar farklı, değişik ayrıcalıklı güzel güzel şeyler duyup, görüp izliyoruz ki... Hepimiz birden bütün bunları izlerken, Sezen Aksu bütün bu izlediklerimizden, gördüklerimizin arasından öyle şeyler toparlayıp alıyor ki... Bir de onları öyle bir yoğuruyor ki, bir güzeli, çok daha güzel olarak bizlere sunuyor. Bu da çok önemli bir meziyettir. Ve zaten Sezen Aksu’yu Sezen Aksu yapmıştır. Yani anlayacağınız, hayatın kendisinden derleyip, toparlayıp bizlere gönderiyor. Oturup, bugün acaba kime ne desem de, magazin sayfalarında ya da ekranlarda olsam diye düşünmüyor. Zaten bu çalıntı olayını zaman zaman dünya starları da yaptı. Dönem dönem hep oldu, her zaman da olacak. Bunun adı, bir anlamda da esinlenmedir...
Bir de hoşlanmadığım şu oldu. Koskoca yıllarını bu camiaya vermiş bir gazeteci, “Neden Sezen Aksu’nun oğlu Mithat Can hiç yazılmıyor da, diğer ünlülerin çocukları sürekli yazılıyor” demez mi!
Pes vallahi, bundan 6 yıl evvele gidin... Mithat Can’ın en deli dolu olduğu döneme... Evinde her gün parti verip, yüksek seste müzik çalındı diye şikayet ediliyor, evini polis basıyor ve gazetelerin baş sayfalarında bu olaylar çıkıyordu. Bebek’te alkollu araç kullanırken bir arabaya çarpıyor, yine sürmanşet gazetelerde yer alıyordu. Kulüplerden aşırı alkollü çıkarken gazeteciler resimliyor, yine gazetelere basılıyordu. Üstüne Tuğçe Kazaz ile büyük aşk yaşadılar, her gün basına malzemeyi bol bol verdiler. Mithat Can demek ki, artık yaşam biçimini değiştirdi, onu göremiyorlar ve de basamıyorlar. Bu kadar basit işte! Neden böyle bakmıyorsunuz da, Sezen Aksu’nun dokunulmazlığından işi oğlunun dokunulmazlığına getiriyorsunuz. Bu resmen belden aşağı vurmak oluyor arkadaşlar...
Gül Erçetingöz
 8o  XMLº 
Blogwise - blog directory
Music Blog Top Sites
blog search directory
Blogarama - The Blog Directory
Proogle.de
Link Dünyası>
Technorati Profile