19 Haziran 2007

Ebruli Türkiye

Bir resim düşünün tüm renkleri ‘dikkatsizce’ birbirine karışmış. Adeta tek bir potada eritilmiş tüm renkler. Mavinin maviliği bastırılmış örneğin; mavi ne mavi olabilmiş, ne de kırmızı. Yayması gereken ışığı yayamıyor, duygusu kalmamış, renk olmaktan çıkmış, baskın renk içinde eriyip gitmiş.
Birini yok saysanız resim başka resim olacak, coşkusundan kaybedecek. Uzaktan bakınca resme, belki de göze çarpan sadece tek bir renk olacak.
Türkiye bir renk cümbüşüdür oysa. Farklı etnik kültür, din, dil, inanç, tarih ve hatta kişisel duruşun renklerinden oluşmuş bir renk cümbüşü; her biri farklı, her biri en az diğeri kadar cezbedici ve anlamlı.
Sadece tek bir renk ne kadar yaşatabilir zenginliği, çeşitliliği ve onun nimetlerini. Bu tek renk ve aynılık kimlik kazandırmak bir yana dursun, ‘hiç kimselik’ vermekten başka ne işe yarayabilir.
İşte bu nedenden kimliğini tanımlarken Türkiye, renklerine muhtaçtır.
Türkiye, tüm renklerin birbirine karışırken yine de tek tek ışığını yayabildiği bir Ebru eseri olmalıdır. Renkleri tek bir potada eritmeden de var edebilen ya da mozaik gibi her parçayı kendince uygun yere hapsetmeyen, her rengin özgürce gezindiği ve gezinirken bıraktığı muhteşem izlerden oluşmuş bir Ebru eseri. Çünkü Ebruli’dir rengi.
Attila Durak mozaik ya da eritme potası gibi, düşünüldüğünde eksik kalan tanımlar yerine ne de güzel bir benzetmeyle toplamış fotoğraflarını. Türkiye’nin ebruli anlarını yakalamış.
Onun gibi sanatçılar, yüzeydeki renkleri ve oluşturduğu desenleri sabitlemek için Ebru ustalarının suya kattığı yoğunlaştırıcı maddelerin yerine sanatlarını kullanıyorlar kanımca.
Attila Durak’ın gözüne, objektifinden yansıyan gönlüne sağlık.

Haziran 2007
Atilla Durak'ın "Ebru" adını verdiği kitabındaki Sezen Aksu'ya ait önsöz...

0 Yorum Ekle:

Yorum Gönder

<< Home

 8o  XMLº 
Blogwise - blog directory
Music Blog Top Sites
blog search directory
Blogarama - The Blog Directory
Proogle.de
Link Dünyası>
Technorati Profile