Sezen Aksu okulunun ilk öğrencilerinden Harun Kolçak, 15 yıl aradan sonra 'Müzisyen' adlı yeni albümünü yine Aksu'nun desteğiyle çıkardı. Aksu, Kolçak'a şarkı vermekle kalmadı; eski öğrencisinin prodüktörü oldu, bir şarkısında ona vokal yaptı. Harun Kolçak, 90'lı yılların başında 'Gir Kanıma' albümü ve 'Müptelayım' adlı şarkısıyla, pop patlamasının yaşandığı dönemin kapılarını açan isimlerden olmuştu. Aşkın Nur Yengi ile aynı dönemde, Sezen Aksu okulunun ilk öğrencilerinden olan Kolçak, ilk albümünün ardından farklı tarzlarda hazırladığı albümleriyle başarısız oldu. Bu tarihten sonra da, şarkıları ile değil; vejetaryenliği ve hayvan hakları savunuculuğu ile gündeme geldi. 2002'de 75 milyarlık kredi kartı borcu yüzünden hapse girmekten SezenAksu'nun yardımıyla kurtulan Kolçak, şimdi yeniden Aksu'nun kendisine el uzatmasıyla müziğe döndü. 15 yıl aradan sonra SezenAksu'nun prodüktörlüğünde 'Müzisyen' adlı albümünü hazırlayan Kolçak, albümle birlikte hayvan hakları militanlığından ve sert vejetaryenlikten de vazgeçti. "Vücudum istedi" diyerek balık eti yemeye başlayan Kolçak, yakında babasıyla birlikte balık tutmaya bile çıkacağını söylüyor... * Uzun bir sessizlik dönemininin ardından Sezen Aksu'dan tam destekli albümle geri döndünüz. Beklentiniz nedir? Dünya standartlarına baktığınızda bu çok uzun bir süre değil. Doğru düzgün bir albüm yapmak istiyorsanız 5-6 yıl normal bir süre. Türkiye'de her yıl albüm yapılır diye bir zihniyet var. Doğru bir şey yapmam gerekiyordu, bu yüzden zamana ihtiyacım vardı. Her şey kendiliğinden gelişti. Sezen ile bir araya gelip ilk albümüm gibi bir şey yapmaya karar verdik. Yukarısı dualarımı kabul etti. İlk albümümü de onun evinde, home stüdyoda yapmıştık; bu da Sezen'in home stüdyosunda oldu. Profesyonel stüdyoda kasılıyorsun ama orada hepimiz çok rahattık. * Aksu'nun albüme nasıl bir desteği oldu? İlk albüm tadında olmasını istiyordum. İlk albümde Sezen Aksu ile Onno Tunç vardı. Bu albümde de Onno enerjisiyle hep yanımızdaydı. İlk albümden cover yaptık; Onno Tunç bestesi 'Müptelayım Sana'yı koyduk. Benim iki bestem vardı. İki de Sezen Aksu şarkısı vardı, 'Karşıyım' ve 'Değiştim'. Bir de 'Tanrı Hediyesi' adlı şarkıyı Sezen'le birlikte yaptık. Sezen Aksu diye bir dostum var çünkü onunla çalışmak çok coşkulu. Aynı anda aynı şeyleri hissediyoruz... * Bir hit kapabilmek için Sezen Aksu'nun kapısında yatan şarkıcılardan ayrıcalığınız göze çarpıyor! 15 yıllık dostluğumuz var. Ben hiçbir zaman "SezenAksu'dan bir şarkı alayım da bu albüm iyi olsun" anlayışıyla gitmedim ona. Beraber bir şey yapmanın keyfini aldım onunla. Biz beraber yıllarca çalıştık. Ben Sezen'e bas gitar çaldım, düet yaptım. Sezen'in içinden gelmese, bu albüm onunla olmazdı. * Sizinle birlikte 90'larda patlayan pop müzik sanatçılarının çoğu durakladı. Milenyuma ayak uyduramadınız mı? Milenyuma ayak uyduramadık diye bir şey yok. Çabuk yoldan köşeyi dönmeyi amaçlayan bir ucuzluk var. Prodüktörlerden, yapımcılardan kaynaklanan bir durum. Bir şey tuttuysa 'buradan nasıl faydalanabiliriz' düşüncesi hakim. Bizimle başlayan popüler müzik anlayışının sonrasında bir yozlaşma oldu. Geçmişe özlem var... Yalnız beni değil; 90'ların başında çıkan birçok insanı özlemeye başladı halk. Yeni albüme 'Müptela'yı koyduğum için teşekkür alıyorum. TARKAN'A KİMSE LAF ETMESİN!' * Tarkan'da bile bir duraklama olduğundan söz ediliyor! Yok öyle bir şey. Beatles'ın da her parçası bir 'Yesterday' kadar popüler olmamıştır. Tarkan çok iyi bir yorumcu. Stüdyoda nasıl okuyorsa konserde de aynı okuyabiliyor. Albümdeki sesi konserde çıkaramayıp dökülen bir sürü insan var. O yüzden çocuğa laf etmesin kimse. * Sizin müziğiniz yeni albümde ne kadar değişti, 15 yıl öncesine mi götürdünüz? Sound anlamında 90'ların başındaki lezzetin çıktığına inanıyorum. Mustafa Ceceli çalıştı birçok şarkıda. Ben ona günümüzün Onno Tunç'u diyorum. Canlı çaldık şarkıları. Ben de bas gitarı aldım elime... * Aşkın Nur Yengi, Harun Kolçak ve daha birçok isim Sezen Aksu okulu öğrencilerisiniz. Kendi kanatlarınızla uçmakta başarısız oluyor da onun için mi yeniden Sezen Aksu'nun kanatları altına giriyorsunuz? Bunu bize empoze eden Sezen'di. Bizi konserlerde sololarla, düetlerle halka tanıtıyordu. 'Zamanı gelince kendi kanatlarıyla uçacaklar' diyordu. Sezen Aksu ve Onno Tunç orkestrasında aile gibiydik. Ben Sezen'le bir araya gelmeyi çok isterim. Bas gitara geçeyim yine... Arkada durmak, önde durmak hiç önemli değil. SezenAksu bana vokal yaptı bu albümde mesela. * İçinize şırınga edilen Sezen Aksu enerjisinden kurtulamamak gibi bir şey de var sanırım! Belki hepimizden kaynaklanan bir aura oluştu. Sezen Aksu-Onno Tunç orkestrasının bir aurası vardı. Sertab, Levent bizden sonraydı. Aura derken; benim, Aşkın Nur Yengi'nin, Fahir Atakoğlu'nun bulunduğu dönemi kastediyorum. Onno Tunç Orkestrası dağıldıktan sonra diğerleri dahil oldu. Birçok insan gelip geçti. Sezen'le çalışabilmek için doğru müzik bilgisine sahip olmanız şarttı. Albüm kartonetine de yazdım; müzikle göbekten birbirimize bağlıyız. O yüzden kopamayız. Sezen Aksu ile, Onno Tunç ile çalışan birbirinden kopamaz. Bugün Sezen'in ekibine baktığınız zaman pırıl pırıl gençler var. Oğlu Mithatcan örneğin; gelecek vaat ediyor. 'Karşıyım' ile birlikte bir şarkımın daha düzenlemesini yaptı. Çok beğendim... (24.02.2006 tarihli Sabah'la Günaydın'dan)
Sezen Aksu, yıllar sonra bütün Türkiye'nin ezberleyeceği bir şarkı yazdı yeniden.. İki gündür arabamda sadece bu şarkı çalıyor.. Benimle birlikte dinleyenlerin tepkilerine bakıyorum.. Hepsi coşuyor, daha ikinci nakaratta şarkıya eşlik etmeye başlıyorlar.. Sezen çok üretiyordu aslında.. Hem kendisine şarkı yapıyordu, hem de dostlarına.. Ama kuşaktan kuşağa geçen, her konserde yüzlerce binlerce kişilik korolar oluşturan eski şarkılarına ulaşamıyordu bir türlü.. Bunca üretkenliğine rağmen, benim için suskundu.. İşte bu suskunluk bozuldu, bu sessizlik yırtıldı.. Harun Kolçak'ın yıllar sonra çıkardığı albümün yapımcısı Sezen, üç de şarkı vermiş eski vokalist ve gitaristine.. Bir tanesi harika.. Karşıyım!.. Nasıl canlı, nasıl ritmik, nasıl oynak.. Yıllar yılı diskoların en çok istenen şarkısı olacak ve öyle kalacak, eğer ben bu işten biraz anlıyorsam.. Havası da zaten her şeye muhalif gençlere uygun.. "Karşıyım her şeye Karşıyım var mı" diye bağırıyor Harun onlar adına.. Asıl vurucu yeri Mithat Can'lı koro eşliğinde söylenen nakarat.. Atın ölümü arpadan Hadi gelin arkadan Yarı yolda bırakan taş olsun! Harun'un plağında, Karşıyım Remix'ini saymayın, 8 başka şarkı daha var.. Ama inanın onları ikinci kez dinleme fırsatım olmadı.. Karşıyım müthiş!. Karşıyım harika!.. Uluslararası ününü Sezen'le yapan Tarkan bu şarkıyı çok kıskanacak!.. (Hıncal Uluç'un 22.02.2006 tarihli Sabah'taki yazısından)
13 yıl sonra bir kez daha! İkinci Sezen Aksu – Ajda Pekkan buluşması… Ajda Pekkan’ın önümüzde günlerde çıkacak yeni albümünde söyleyeceği 3 Sezen Aksu şarkısı (Cool Kadın: Sezen Aksu, Tufan: Sezen Aksu - Bülent Özdemir, Yok ki: Sezen Aksu), bir fikir vermesi açısından konser kayıtlarıyla… Buyurun, fikir alın.
Sezen Aksu'nun şu sıralarda radyolarda çok sık çalınan bir şarkısı var. Şarkının adını bilmiyorum. Bir yerinde şöyle diyor: "Ben bu yüzden hiç kimseden gidemem, gitmem/ Unutamam acı tatlı ne varsa hazinemdir/ Acının insana kattığı değeri bilirim küsemem/ Acıdan geçmeyen şarkılar biraz eksiktir." Yaşamım boyunca hayatımda iz bırakan her şeyi bir şarkıyla, bir filmle, bir şiirle ya da bir romanla özdeşleştirdim. Aradan yıllar geçse bile o "özel şeyi" hatırladığımda aklıma bunlar gelir. Bir roman kahramanının rüzgardan dağılmış saçları, bir minik kırlangıcın su içmek için havuza "değip" tekrar uçuşu, bir şiirden küçük bir dize ve çokça da şarkı. Kimi zaman neşeli, bazen hüzünlü şarkılar. Yaşamımın tam da bu döneminde, bir yandan bu şarkıyı mırıldanırken bir yandan yazımı yazıyor olmamın benim için özel bir anlamı var. İzninizle bugün bu köşeyi "babamın malı gibi" kullanacağım için söz ediyorum bunlardan. Artık yolun yarısındayım. 15 sene önce en yakın arkadaşım Ferit bana "Artık yolun yarısındasın" dediğinde kafasından aşağıya bir şişe votka dökmüştüm. Ama şimdi kabul ediyorum, yolun yarısındayım. Belki de yarısını geçtim, bugün 50 yaşıma basıyorum! Ve geriye dönüp baktığımda SezenAksu'nun şarkısındaki gibi düşünüyorum. O şarkının bir yerinde de şöyle deniliyor: "Hem çok zor, hem de çok kısa bir macera ömür/ ömür imtihanla geçiyor!" Şimdi şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki, sınavın bu aşamasını başarıyla geçmiş bulunuyorum! Yaşamım boyunca yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım. Belki rahmetli babamın bana öğrettiği "kendime güven" duygusunu biraz abartmış olmamdan ileri geliyor olabilir bu. Ve benden genç okuyuculara şunu söylemek istiyorum ki insan, bir kalbi olduğunu unutmadığı sürece karşılaştığı her sınavı başarıyla geçebiliyor! (Mehmet Y. Yılmaz'ın 18.02.2006 tarihli Hürriyet'teki yazısı)
İsme özel çocuk şarkılarının ilk serisi, Benim Şarkılarım, okul öncesi ve ilköğretim çağındaki çocuklar için hazırlandı. 1001 isim için hazırlanan bu projenin ilk çalışmasında 45 isim için hazırlanan şarkının sözlerinin belli yerinde çocuğun ismi geçiyor. CD kartonet kapağının üzerinde de aynı isim basılı. Sanatçı SezenAksu’nun söz ve bestesini yazdığı “Tiki tak” adlı single 17 Şubat 2006’da Benim Şarkılarımın ilk CD’si olarak çocuklarımıza sunuldu. Anne karnındaki bebekte ritim duygusunun annenin kalp atışlarını duymasıyla başladığı biliniyor. Bebeklerin ritme karşı olan sevgilerinin mutlu olmaları ile yakından ilişkisi bu sebeptendir. Müzik, çocuğun doğum öncesi döneminden itibaren bilişsel, ruhsal ve sosyal gelişimini direk etkiler. Benim Şarkılarım serisi, bu anlamda, çocukların gelişimlerini destekleyici özenle üretilmiş Türkçe sözlü müzik eserleri içerir. “Tiki Tak” adlı single CD’de aynı isimli şarkının orijinal ve remix olmak üzere iki farklı versiyonu bulunuyor. CD kartonet kapağının üzerinde isim basılı. Kartonet ambalajıyla birlikte isme özel masa takvimi ve kitap ayıraçları da sunuluyor.
Söz-Müzik: Sezen Aksu Düzenleme: Mustafa Ceceli Vokal: Aysu Dericioğlu (çocuk), Nurcan Eren (anne) Mix: Alper Tunga Demirel-Murat Bulut
Tüm dünyada coşkuyla kutlanan Sevgililer Günü, yediden yetmişe herkesi etkisi altına alırken, ünlüler bu günü şöhretlerine uygun yaşadı. Starlar, sevgililerini sıradışı sürprizler yaparak şımarttı!. Yaklaşık bir ay önce ABD'ye tatile giden Sezen Aksu da sevgili sürprizi yaşayan starlar arasında yer aldı. MinikSerçe'yle birlikte Amerika'ya giden Önder Fırat, 10 gün önce sömestr tatilinin bitmesiyle çocuklarını alarak geri dönmüştü. SezenAksu'yu arayıp "İşlerim yoğun New York'a dönmem uzun sürebilir" diyen Fırat aslında bir sürprizin altyapısını hazırlıyordu. Önder Fırat, iki gün önce New York'a dönerek, Aksu'ya büyük bir sürpriz yaptı. İki sevgili; dün geceyi NewYork'un en ünlü gece kulüplerinde eğlenerek kutladı. (15.02.2006 tarihli Sabah'la Günaydın'dan)
Türk Pop Müziği’nin en başarılı isimlerinden biri olan Harun Kolçak, 5 yıl aradan sonra yepyeni albümü “Müzisyen” ile müzik dünyasına geri döndü. Kolçak’ın albümünün prodüktörlüğünü Sezen Aksu üstlenmiş ve albüm SezenAksu’nun home stüdyosunda hazırlanmış. Harun Kolçak bu albümünü Onno Tunç’a ithaf ettiğini ve albümde klasikleşmiş bir Onno Tunç bestesinin de bulunduğunu söylüyor... Harun Kolçak, bu albümünü ilk albümünün çizgisinde hazırlamış... 9 şarkının yer aldığı Müzisyen albümünün çıkış parçası olarak, bir Sezen Aksu parçası olan Karşıyım seçildi. Geçtiğimiz günlerde şarkıya çekilen klibin yönetmenliğini Tamer Aydoğdu üstlendi... Harun Kolçak, yeni albümünde kendi bestelerinin yanı sıra başarılı birçok ismin de bestelerine yer vermiş…
Pop müziğin duayeni Sezen Aksu, hayranı olduğu Ceza'nın yeni albümü için ilk kez rap tarzında bir şarkı besteledi. Aksu şarkıyı da Ceza ile seslendirdi. Şarkı sözleri ve besteleriyle milyonları peşinden sürükleyen pop müziğin divası Sezen Aksu, ilk kez rap yaptı! Aksu, rap türündeki şarkıyı, her röportajında hayranı olduğunu söylediği rapçi Ceza'nın önümüzdeki ay çıkacak yeni albümü 'Yerli Plaka' için hazırladı. Sezen Aksu, sadece şarkı yapmakla kalmadı, Ceza'yla stüdyoya girerek şarkıyı da rap'çiyle birlikte okudu. Son yıllarda dünyada hayran kitlesi giderek artan rap müziğin ülkemizdeki en önemli temsilcilerinden biri olan Ceza, Aksu imzalı şarkıyı şimdilik sır gibi saklıyor. Aksu, şimdiye kadar sanatçı dostlarına 100'e yakın şarkı verdi. Aksu'dan 38 parça alarak listenin başına oturan Levent Yüksel'i, 24 şarkıyla Aşkın Nur Yengi izliyor. Listede; Sertab Erener'den İbrahim Tatlıses'e kadar birçok ünlü isim yer alıyor.
Kariyerinde Anadolu – Rock çalışmalarının önemli bir yeri bulunan Alpay, 70’ler ve 80’lerde müziğinin yüzünü daha çok batıya çevirmiş, adaptasyonlar söylemişti. 90’lara geldiğimizde Alpay’ın adapte ettiği şarkıların doğum yeriyle aramızdaki mesafe azaldı; şarkılar Yunanistan’dan geldi. 1997’de ise o da pek çoklarınınki gibi sonunda SezenAksulanmış bir albümle karşımızdaydı. Albüme adını veren, açılış şarkısı Muhabbet Kuşları ve albümde ikinci sırada yer alan Hayırsız Arama, iki Sezen Aksu üretimi. Şarkılardaki Sezen Aksu soloları da bonus. Düzenlemeler Aykut Gürel’in…
Onu ilk kez yakından gördüğümde 16 yaşındaydım. Evine gitmiştim, oğlu bebekti. Ben o zamanlar "popüler şarkıcılara yüz vermeyen" idealist genç kız pozlarındaydım. Pozum beş dakikadan fazla süremedi. Bir lokmada ham yapıverdi beni. Seviverdi, sevdiriverdi. Hayran bıraktı. Çok güzeldi. Dehanın güzelliğini taşıyanlardandı. Bir başka sefer piyanonun başına geçiverdiler Onno Ağabey'le, sabaha kadar çaldılar. Hiç unutmadım o iki sahneyi. Son beraber oluşumuz ise birkaç yıl önceydi. Telefonum çaldı, yirmi beş yıllık dostu olan ağabeyim arıyordu: "Alev (Ebuziyya), Meral (Okay), Sezen Paris'te yemekteyiz, seni de görmek istiyorlar, atla gel." Koşa koşa gittim tabii. Lokantada bir "deliler orkestrası" kurmuşlar, bardaklara vurarak konser veriyorlardı. Kalktı, öptü beni. Orta yaşlıydı bu sefer ama yine çok güzeldi, hiç bir on sekizlik top modelin aşık atamayacağı bir cazibe, yine dehanın güzelliği vardı üzerinde. Bu iki görüşmenin arası 20 yıl. Ben bu yılların çoğunu Paris'te geçirdim. İnsan yurt dışında oturunca, kendisini memleketine bağlayan küçük, görünmez ipler buluyor, onlara naif bir şekilde bağlanıyor. O iplerden biri de Sezen Aksu oldu hep. Her şarkısına bayılmadım belki, hakkındaki bütün haberleri yalayıp yutmadım ama onu takip etmeyi hiç bırakmadım. Seçtiği kelimelere dikkat ettim hep, icat ettiği melodileri merak ettim. Geride bıraktığım Türkiye'nin barometrelerinden birisiydi hep o benim için. Şöhrete, sosyal statüye yüz vermeyişini hep sevdim. Arada bir, bir şarkıdaki üç küçük kelimeyle kalbimi okuyuverişi ya da bir mırıldanmayla ağlatıverişi büyücülüktü hakikaten. Bu, az kişiye doğuştan verilmiş bir hediyeydi ve bu nimet, onun "bir buçuk metrelik bedeninde" mevcuttu... O herkesin SezenAksu'su. Woolf'un "kendine ait odası" gibi, Türkçe konuşan herkesin kendine ait bir Sezen'i var. Benimkini size anlatmak değil niyetim. Sadece, geçen gün televizyonda söylediği iki çift lakırdıyla, bana sevdiğim insanları nasıl anlatıverdiğini söylemek, naçizane amacım: "Ortada ürün olmadan medyada görünmüyorum" dedi küçük kadın. Herkesin canhıraş bir şekilde televizyona "çıkmak" (yoksa inmek mi demeliyim?) için birbirini yediği bu memlekette, "fotoğrafta görünmemeyi" erdem saydığını hissettiriverdi. Gölgeyi yeğlediğini. Sadece şarkı söylemek için ışığa çıkmayı sevdiğini. İşte bunun için "hareye girdiği" zamanların bu kadar kıymetli olduğunu. Ve iki lakırdıyla bana, kendi dostlarımı anlatıverdi bilge kadın. Çünkü işte tam da bunun için seviyorum kendi arkadaşlarımı ben. İlle de fotoğrafa girmek için yırtınmadıkları için. Projesiz bir şöhretle işleri olmadığı için. Kanal kanal gezen bir sürü adamdan daha önemli işler becerdikleri halde suretlerini kendilerine sakladıkları için. Görüntülerinin medyada klonlanıp çoğaltılmasından, isimlerinin milyonlarca ağızdan dökülmesinden nefret ettikleri için. Önce işlerini yaptıkları, işin duyulmasının ikincil olduğunu bildikleri için. Zamanlarını "görünmeye" değil, çalışmaya harcadıkları için. En mühim değerlerini, "PR, reklam" diye drajeler haline getirip yutturmadıkları için. "Netice, netice" diye bağıran uzun dişli köpekbalıklarına benzemedikleri, "Hatice'yi" de ihmal etmedikleri için! Onu dinlerken farkettim de, benim (ünlü ya da ünsüz) arkadaşlarımın hepsi, aslolanı severler, görünmekle değil, olmakla uğraşırlar. Yaptıkları işin kendilerine verdiği statüyü, işin kendisinden daha fazla sevmezler. Üç kuruş için zarar vermezler işlerinin tabiatına. Andy Warhol'un 15 dakikalık şöhret konseptine pabuç bırakmazlar. Ben bunun için severim onları... Sezen Aksu, işte böyle, arada bir hayatıma giriverir, bir sözle, bir şarkıyla bana beni anlatıverir. Bir cümle sarfeder, ben kendi arkadaşlarımı daha çok sever, doğru bildiğim değerlere daha çok bağlanırım. "Küçük kadın" teyidtetmiştir çünkü değerlerimi. Madem erdemlerim onunkilere benzemektedir, demek ki haklıyımdır. Dedim ya, geride bıraktığım bir sürü şeyin barometresidir küçük kadın... (Sedef Ecer'in 28.01.2006 tarihli Sabah'taki yazısı)
Aynı dönemde müzik yapan arkadaşlarına nazaran Saadet Sun ismi biraz gölgede kalmış gibidir. Başa güreşebilecekken, sessisce girdiği müzik dünyasından yine sessizce çekilmiştir. Tam anlamıyla kabaramadan ait olduğu derinliklere dönen sular, dalgalar misali... "Yeter ki" en çok hatırlanan Saadet Sun şarkısıdır. Çoğu kişi bilmez belki de; "Yeter ki"nin sözü ve bestesi SezenAksu'ya aittir. Aksu'nun henüz "Minik Serçe" olduğu dönemlerde yazdığı "en kalbe değen" şarkılardandır "Yeter ki". Bu kırılgan şarkı tıpkı kendini seslendiren misali sessizce girmiştir hayatımıza. Şimdi ne zaman dinlesek anlıyoruz ki, sessiz olanın sedası daha uzun yankılanıyormuş gök kubbede.