13 Haziran 2008

Yeni Sezen, yeni albüm ve deniz yıldızları

Salı sabahı 09.30 dolayları. Sezen Aksu’nun Kanlıca’daki evindeyim.
Aksu’nun yeni asistanı Canan, iki hafta sonra çıkacak yeni albüm "Deniz Yıldızı"nın CD’sini koyuyor müzik setine.
Bir yandan pencere kenarındaki divanda çayımı yudumluyorum.
Hemen önüm deniz, iki köprü de peşi sıra görünüyor. Hani bu evde gün boyu oturup müzik dinlemek, dinledikçe de hayallere dalmamak elde değil. Öyle bir havası var, insanı kendi içine döndüren /şehir deliliğinden arındıran.
Gözüm duvardaki Mehmet Güreli tablolarına takılıyor arada. Bir de Sezen Aksu’yla Onno Tunç’un çerçevelenmiş fotoğrafına.
Albümün ilk şarkısı "Deniz Yıldızı". Yeğeni dünyaya geldiğinde yazmış bu şarkıyı Aksu. Ve Mithatcan’ı doğurduğu/yetiştirdiği günleri anımsamış. Devamı dizelerde zaten, fazla anlatmaya gerek yok: "Bebeğim, oğlum doğduğunda ben de çocuktum henüz / Biz beraber büyüdük aslında / Ne kadar neşeli bir kızdım / Yıkılmamıştı dünya daha başıma / Ki çok da yalnızdım / Bebeğim işte hepsi bu kadar / Deniz yıldızının hikayesidir hayat / Ne kadar kurtarırsan kár / Kaç hayat kurtarırsan kár".
"Deniz Yıldızı"nın ardından aynı tatta iki şarkı daha geliyor. "Yol Arkadaşım" ve "Hálá Haber".
İki şarkı arasında da sözsüz, kısa bir Onno Tunç bestesi var. Şimdiye kadar hiçbir yerde yayınlanmamış.
Onno Tunç’un kızı Ayda Tunç bu şarkıda babasının müziğine kemanla eşlik etmiş. Bu yüzden de şarkıya On:Ay ismi verilmiş.
Bu sözsüz Onno şarkısı, "Yol Arkadaşım"a bir yanıt gibi. Sezen Aksu o şarkıda Onno Tunç’a isyan ediyor ya, "Ben sana küsüm aslında haberin yok" diye. Sanki Onno Tunç da ona "sabırlı ol" der gibi bu kısacık bestede.

BABASININ İZNİNİ ALARAK KOYDUĞU ŞARKI
Şarkıları peşi sıra dinlemeye devam ediyorum. Bu arada Sezen Aksu uyuyor, henüz kalkmış değil.
O yüzden çok açmıyoruz müziğin sesini, ki böylesi daha çok hoşuma gidiyor.
"İyi şeyler de olmadı değil / Aynı deryaya doğru bu seyir" diye sürüp giden "Hálá Haber"in damar etkisinden kurtulamamışken, "Kırık Vals" geliyor. Sözlerini Yıldırım Türker yazmış bu şarkının.
"Çiçek dürbünüydü ebruli sokaklar / Kederli olsa da güzeldi çocuklar" diye tatlı ve efkarlı "dün"ü anlatıyor şarkı.
Bir önceki albümde yer alan "Eskidendi" tadında "Kırık Vals".
Hırant Dink’e ithaf edilen "Güvercin"i de dinleyip iyice darmaduman olmuşken Sezen Aksu görünüyor merdivenlerde.
Kırmızı yüksek topuklu terlikleri, "Sezen Aksu 88" albümünü çıkardığı zamanlardaki gibi kısacık sarı saçları ve siyah elbisesiyle yanıma oturuyor. Gelir gelmez yaptığı ilk şey de müziğin sesini sonuna kadar açmak oluyor, "Hiç bu volümde dinlenir mi ayol?" diyerek. Ve gümbür gümbür, "Roman"ı ve "İzmir’in Kızları"nı dinliyoruz beraber.
"İzmir’in Kızları"nda genç kızlığını ve annesiyle babasının birbirlerini gördüğü ilk anı anlatmış Aksu:
"Baba sen de ne biçim takardın kısacık eteklerime benim / Merdiven altında dizimden belime kadar kıvırıverirdim / Baba sen anasına bakıp da kızını almayacaktın / Küfürlerine anneannemin öyle gülmeyecektin / Daha görür görmez cigarasını tellendirdiğini Şehriban Hanım’ın / Su yeşili gözlerine dalmayacaktın".
Bu şarkıyı yazdıktan sonra hemen babasını aramış Aksu, "Babacım böyle bir şarkı yazdım, izniniz olur mu?" diye.
Babası "Elbette Sezen’cim" demiş kibarca. İzni koparmış yani Aksu.

200 YILLIK YATAK ÖRTÜSÜ
Bunu anlattıktan sonra şöyle bir durup "İlk kez bu kadar kişisel bir albüm yaptım" diyor Sezen.
Gerçekten de albüm kapağında yer alan çiçekli işlemeler bile öyle. Çünkü o işlemeler anneannesinin annesinden kalan bir yatak örtüsündenmiş. 200 yıllık bu yatak örtüsünü anneannesinin annesi Selanik’te manastırdayken yapmış.
"Manastırda başka ne yapılır ki?" diye espri yapıyor Sezen.
Ve koca örtüyü aşağıya indirtiyor görmem için. Hakikaten görkemli bir şey olduğunu söylemem gerek.

PEKİ ALBÜM NASIL OLMUŞ
Albüm dinlemesi bitince, "Sabah sabah fenalık geçirmedin umarım" diye gülüyor Sezen.
"Yok" diyorum, "Ama bir ara gözyaşımı Hisar’a doğru yüzdürmeyi düşünmedim değil".
Evet bu albümdeki şarkıların çoğu memlekette olup biteni anımsatıyor ve doğal olarak iç acıtıyor (Mesela "Tanrının Gözyaşları" şarkısında "Bir büyük gözaltı hayatımız" deniyor, daha ne olsun?).
Yine de albümün bütünü öyle geberik bir acı hissiyle donanmış değil.
Ayakta tutan, daha huzurlu, daha olgun bir acısı var şarkıların (Memet şarkısında mesela: "Öyle bir karanlık kutu ki insan / Kimse hakiki bir cevap veremez sorsan").
Arada memleketin fıkır fıkır öteki ruh hali de giriyor devreye albümde.
"Menajer", "Roman", "Kutlama" gibi şarkılarla.
Kısacası yeni Sezen albümü bu: Dediği gibi "daha kişisel" ve nasıl bir coğrafyada yaşadığımızın altını sık sık çizen, vicdanı rahat etmeyenlerin anlayacağı dokunuşların olduğu bilgisayar katkısız şarkılarla dopdolu.

Onur BAŞTÜRK - Kelebek

0 Yorum Ekle:

Yorum Gönder

<< Home

 8o  XMLº 
Blogwise - blog directory
Music Blog Top Sites
blog search directory
Blogarama - The Blog Directory
Proogle.de
Link Dünyası>
Technorati Profile