31 Mayıs 2007

Benim şarkılarım kime dokunuyorsa ona aittir!

Fuat Güner'in, Onno Tunç'a ait olduğu sanılan 'Şinanay' şarkısının kendisinin olduğunu iddia etmesinden sonra Güner'le karşı karşıya gelen Sezen Aksu; Vizyon dergisine konuştu: Benim şarkılarımın hedef kitlesi yoktur. Şarkım kime dokunuyorsa ona aittir!...
Geçen hafta; sözlerini yazdığı ve yıllarca seslendirdiği 'Şinanay' şarkısının Onno Tunç'a değil, kendisine ait olduğunu söylemesi yüzünden müzisyen Fuat Güner'le karşı karşıya gelip davalık olan Sezen Aksu, MESAM'ın çıkardığı Vizyon dergisine bir röportaj verdi. Derginin 'Türkiye'nin en fazla beste üreten ve bu bestelerin hemen tümüyle kalbimizi doğrudan vuran Sezen Aksu' üst başlığıyla yayımladığı röportajda ünlü sanatçı; "Şarkılarım kime dokunuyorsa ona aittir" dedi. İşte Vizyon dergisinin soruları ve Aksu'nun yanıtları:
Müziğim Ülkem Gibi

* Bazı müzik yazarları, 80'lerde müzikte yaşanan kırılmayı örtülü bir arabeskle atlattığınızı ve günümüz Türk Pop Müziği'ndeki artan arabesk katsayısının bundan ileri geldiğini söylüyor...
Yaptığım müziği ülkemdeki çok kültürlü karışımın bir yansıması olarak görüyorum. Onun taşıdığı renklilik ve çeşitliliğin izlerini görmek mümkün şarkılarımda. Senfonik orkestrasyona, kulüplerde çalınmaya ya da Türk usülü eğlenceye eşlik edebilen farklı renklerde şarkılar ürettiğimi düşünüyorum. Ayrıca 80'leri tanımlayan renkler, bugünün renklerinden çok daha farklıydı; farklı renkler eklendi müziğe.

Diyecek Çok Sözüm Var

- Ajda Pekkan'ın ve sizin MTV Türkiye kanalında 30 yaş altına hitap etmediğiniz gerekçesiyle kliplerinizin yayınlanmamasına ne diyorsunuz?
Şarkılarımı yaparken hedef kitlesi belirlemiyorum. Şarkı benden çıktıktan sonra kime dokunuyorsa ona aittir. Benim için şarkının çıkış anında yaş ya da tarz sınıflandırması söz konusu değil.

- 850 kadar besteniz var. En çok beste yapan müzisyenlerdensiniz. Böyle bir seri üretimde çoğu parçanız nasıl 'hit' oluyor?
Rakam 400 civarında aslında ama bu da az bir rakam değil. Bu tamamıyla insanın diyecek sözü olmasıyla alakalı. Yaşamın içindeyim, her insanın yaşadığı şeyleri yaşıyorum, o zaman da insanın diyecek çok sözü oluyor. Benim şansım aslında hepimizin hissettiklerini dile getirebilecek bir hediye ile doğmuş olmam. Birçok şarkımın 'hit' olması da bundan.

- Sizce Sezen Aksu Türkiye şında ne kadar tanınıyor? Yurtdışına dönük bir stratejiniz var mı?
Yurtdışı konserlerimde ve yabancı sanatçı dostlarımla yaptığım çalışmalarda hep müziğimin yerini bulduğunu hissettim. Bu anlamda az tanınma gibi bir durum yaşamadım. Niceliği değil, niteliği heyecanlandırdı beni... Ama sanırım yakın gelecekte yurtdışında gerçekleşecek ve ulaştığı kitlenin öncekilere göre daha geniş olduğu bir-iki projenin içinde yer alacağım. Bu projelere de yine tıpkı öncekiler gibi kreatif anlamda beni heyecanlandıran işler olarak bakıyorum. Bir strateji güdüp 'yurtdışına açılmak' gibi bir kaygı ile değil.

Sezen Aksu, Candan Erçetin'in konuğuydu...

gülümse


link

keskin bıçak


link

herşeyi yak


link


29 Mayıs 2007

Tarkan, Sezen, Musti... Bu yaz kimi dinleriz?

Geçen yıl yaza üç albüm damgasını vurmuştu; Serdar Ortaç, Kenan Doğulu ve Demet Akalın’ın albümleri...
Yaz sonuna kadar, hatta kışın bile bu albümlerin hit şarkılarını her yerde çok sık dinledik.
Üç sanatçı bu başarılarını geçen hafta Altın Kelebek alarak da taçlandırdılar.
Bu yaz yine büyük bir kapışmaya sahne olacak.
Sezen Aksu, Tarkan ve Mustafa Sandal’ın albümleri peşpeşe çıkacak.
Sezen Aksu’nun albümünün DMC’den haziran ortasında çıkması bekleniyor.
Tarkan yine haziranda kendi şirketinden çıkaracağı yeni bir single’la hayranlarının karşısında olacak.
Mustafa Sandal ise yeni albümü için Avrupa Müzik’le anlaştı ve albümü 10 gün içinde piyasaya çıkacak.
Kimin şarkısı çok sevilir şimdiden bilemem ama Tarkan, Sezen, Musti’yle bu yazın keyifli geçeceği gerçek...
Bu arada biz cambaza bakarken aradan sıyrılanlar olur mu olur.
Mesela İzel...
Haftaya çıkacak albümünün çok iyi olduğunu o kadar farklı yerlerden duyuyorum ki...
Mesela Hande Yener...
Albümünün etkisi eminim önümüzdeki günlerde kendini daha fazla hissettirecek.
Şu an aklıma gelmeyenler de cabası...

Cengiz Semercioğlu - Hürriyet / Kelebek

24 Mayıs 2007

Sezen Aksu'ya ne yapılıyor?

Hani insanın basireti bağlanır ya... Sonradan niçin öyle konuştuğuna, niçin öyle davrandığına bir anlam veremez! Sezen Aksu'nun da basiretinin bağlandığına inanıyorum.
Bakın, bir televizyon programına bağlandı; onu konuşmayan, onu tartışmayan kalmadı! Eminim şimdi kendi kendine "Keşke o telefonu açmasaydım" diyordur. Ama iş işten geçti artık. Bu tartışmalar Sezen Aksu'nun sanatçı kimliğinde yara açacak değil tabii ki. Ama insanın siniri bozulur ki; onun da bozulmuş. Üzülmüş...
Görüyorsunuz değil mi; çark ne kadar da acımasız çalışıyor. Bile isteye uzak kaldığınız bir sistem, birkaç dakikada sizi nasıl da içine dahil ediyor. İşte televizyonlar sayesinde geldiğimiz nokta bu: Her şey canlı canlı, her şey çok heyecanlı, her şey çok kanlı... Oysa üretmek için, ürettiklerini başkalarıyla paylaşmak ve başkalarını yükseltmek için insanın kendinden vazgeçmediği, kendini kurban olarak sunmayacağı 'temiz' zamanlara ihtiyacı var.
Kimseyle kavga etmediği, kimseyi izlemediği, kimselere takılmadığı, kimsenin hayatına dahil olmadığı sakin zamanlara! Sezen Aksu, bizim kurban etmek istediğimiz hayattan-hayatlardan uzak durduğu için bu kadar üretiyor; ürettikleriyle başkalarını da zenginleştiriyor. Onu da çarkın dişlileri arasına kıstırmaya çalışırsak, kimin eline ne geçecek doğrusu çok merak ediyorum.
Televizyonlardaki reyting çılgınlığının bizi getirdiği nokta artık çok tehlikeli boyutlara ulaşmaya başladı. Sistem aç bir canavar gibi kendine yeni kurbanlar arıyor. Herkes ezilmemek için karşısındakinden daha çok bağırıyor.
Sözler havada uçuşuyor, parmaklar ekrana karşı sallanıyor. Seviye yerlerde! Artık her şeyi kanıksar olduk. İyi de nereye kadar? Kendimize gelmek için nasıl bir canlı yayın faciası bekliyoruz, merak ediyorum.
Şengül Balıksırtı

Sezen Aksu gücünü nereden alıyor?

Bir şarkı yarışması, ülkemizin en önemli starlarından birinin taktığı iddia edilen maskeleri ve sahip olduğu gücü tartışmaya açtı. Hatta bununla da kalmadı Türk Pop Müziği'nin en önemli şarkılarından 'Şinanay'ın gerçek bestecisinin kim olduğu tartışmasını da başlattı. Tabii ki geçen pazar Ferda Anıl Yarkın'ın başlattığı; Fuat Güner'i ve Sezen Aksu'yu karşı karşıya getiren ve Oray Eğin'in müdahil gazeteci olarak katıldığı tartışmadan bahsediyorum. Kimilerine göre, Sezen Aksu'nun böylesine sorulara maruz kalması bir devrim idi. Tabuların, idollerin ve sanat dünyasındaki dokunulmazların da hataları ve günahları ile yüz yüze kalabileceği ve en önemlisi tartışılabileceği bir dönemin başlangıcı idi. Ancak bunun platformunun bir yarışma programı olması çok da şık olmadı. Tabii konu o kadar hassastı ki; kimsenin şıklık arayacak hali kalmadı. Sezen Aksu, Fuat Güner'in 'Şarkıyı ben yazdım, Onno benden aldı kendi adını yazdı. Hatta ben 6 ay kadar, Mesam'dan telif ücreti aldım' açıklamalarına; bir zamanlar hayat arkadaşı olan Tunç'un vefat etmiş olması dolayısıyla da gayet sert açıklamalar yaptı.

GÜNER GERİ ADIM ATTI
Bu sırada, belki de hayatında ilk kez, bir başkasının ön ayak olması ile de olsa MFÖ dışında, bir birey olarak doğru bir adım atacağını beklediğim; sağduyusuna güvendiğim Fuat Güner bir anda Sezen Aksu ile karşı karşıya kalınca geri adım attı. Telif hakları, hakkaniyet gibi konularda çok hassas olduğunu düşündüğüm bir ismin, iddiada bulunduğu tarafın temsilciliğini üstlenen insanın konuşması karşısında; bir anda pasifleşmesini yadırgadım. Oray Eğin'in de gazetecilik refleksi ile yaptığı çıkış, agresifleşmesi dışında gayet yerinde idi. Sezen Aksu'nun görünmeyen ve sorgulanamayan gücünden, genel yayın yönetmenleri ile olan ilişkilerinden ve hatta kendine ait bir gazetesi olduğundan bahsetti. Evet, Sezen Aksu gazetecilerle konuşmaz; belki işlerini genel yayın yönetmeni kıvamında yürütür. Çünkü az sanatçının sahip olacağı bir hayran kitlesine sahiptir. Gücünü de bu her yaş ve entelektüel düzeyden oluşan kitleden alır. Bunu bir suç olarak algılarsak eğer; Sezen Aksu kadar, ona bu imtiyazları tanıyan basın da suçludur.
STAR SİSTEMİ BÖYLEDİR
Unutmayalım Sezen Aksu bir stardır ve görevi, varoluş nedeni bu gücü yaratıp kendisini dokunulmaz bir seviyeye çıkarmaktır. Çünkü star sistemi böyle çalışır. Dünyanın en duygusal şarkılarını yazıp, mükemmel yorumlar da yapsa; koruması gereken kırmızı çizgileri vardır. Kulağa kötü de gelse ticaretini korumak zorundadır. İşte Eğin gibi gazeteciler de bu insanların rahatını kaçıracak, onları hata yapmaktan önleyecek isimlerdir. Ben de insanların idolize edilmesine ve bir sonraki adımda, yaptıklarının sorgusuz sualsiz kabul edilmesine karşıyım. Daha önce Aksu'nun Kenan Doğulu'ya yardım teklif etmesinin absürdlüğü ile ilgili bir yazı yazdığımda Aksu'dan bir tepki gelmemişti. Ancak başka bir yazımda 'Tchiki Tchiki' isimli şarkının, 'Şıkıdım' ile benzerliğini yazdığımda; Aksu, telefon edip, konuyu edisyon şirketine sorduracağını ve gerekirse dava açacağını belirtmişti. Yani onunla ilgili yazdıklarımın farkında idi ama eleştiren fikrime yanıt vermektense, 'Şıkıdım' için kafamda oluşan şüpheye yanıt vermek için aramış ve bahsettiğim şarkının çalıntı derecesinde benzediğini söylemişti.

ONU BİZ İDOLİZE ETTİK!
Yani yaklaşımı agresif veya korkutucu değil aksine makul mantık sınırları çerçevesinde idi. Bana genel yayın yönetmenimiz aracılığı ile haber göndermeyi seçmedi. Şarkıyı kimin kimden aldığının belli olmadığını belirttiğim yazıma 'Sen benim kim olduğumu biliyor musun?' şeklinde dalmadı! İşte tam burada bahsettiğim şey; Sezen Aksu'yu bizim idolize ettiğimiz! Sezen'in de kendine sunulan bu gücü geri çevirmediği... Etrafında kendine konfor alanı yaratan dokunulmazlık halesini güçlendirmek için zaman zaman faydalandığı... Üstelik bu sadece Aksu için geçerli değil. Daha birçok sanatçı için böyle bir dokunulmazlık halesi mevcut. Bu konuda doğru adımları atmak, idolleri sorgulanır hale getirmek tamamen biz gazetecilere düşüyor. Tabii, meseleyi kişiselleştirmeden ve karşımızdaki insanı bir nefret objesine dönüştürmeden!
Rahşan Gülşan

20 Mayıs 2007

Sezen Aksu konser programı



20 Mayıs: Abdi İpekçi / İstanbul
15 - 16 Haziran: Harbiye Açıkhava /İstanbul
22 Haziran: ODTÜ / Ankara
24 Haziran: Anadolu Üniversitesi / Eskişehir

‘Onno Tunç Şarkıları’ görücüye çıkmaya hazır

Uçak kazasında hayatını kaybeden ünlü besteci Onno Tunç’un ölümünün 11′inci yılı için özel olarak hazırlanan albüm, nihayet tamamlandı. İki yıl önce Sezen Aksu yönetmenliğinde hazırlıklarına başlanan albümde, bestecinin en sevilen eserlerini birbirinden ünlü isimler yorumladı. ‘Onno Tunç Şarkıları’ adlı albümde seslendirecekleri şarkıları kendileri seçen ünlüler, projede ücret almadan yer aldı. Ancak albümün en büyük sürprizlerinden biri olması beklenen Sezen Aksu ve Nilüfer düeti, son anda iptal oldu ve her iki sanatçı da şarkılarını solo seslendirdi. Onno Tunç şarkılarının orijinal düzenlemelerine sadık kalınarak yapılan yeni düzenlemelerin yer aldığı albümün müzik danışmanlığını Sezen Aksu, yapımcılığını ise Arto Tunçboyacıyan üstlendi. Albümden elde edilecek tüm gelir ise, Onno Tunç’un adını yaşatacak bir projede kullanılacak.
Albüm 21 Mayıs 2007 günü müzik marketlerde...


Albümde kim hangi şarkıyı seslendirdi?

Sezen Aksu: ‘Yine Yeni Yeniden’
Ceza: ‘Şinanay’
Mor ve Ötesi: ‘1945′
Nükhet Duru: ‘Seninle’
Emre Altuğ: ‘Haydi Gel Benimle Ol’
Sertab Erener-Tuluğ Tırpan: ‘Sen Ağlama’
Şebnem Ferah: ‘Ünzile’
Aylin Aslım: ‘Bir Çocuk Sevdim’
Levent Yüksel-Murat Uncuoğlu: ‘Sultan Süleyman’
Ajda Pekkan: ‘Dokun Bana’
Nilüfer: ‘Tutsak’
Zerrin Özer: ‘Hep Bana’
Hüsnü Şenlendirici: ‘Yalnızca Sitem’

13 Mayıs 2007

hadi indir bakalım


sezen aksu - sevemedim karagözlüm indir

05 Mayıs 2007

Sezen Aksu, Halit Ergenç'le film çekiyor

Sezen Aksu ve ‘Binbir Gece’nin Onur’u Halit Ergenç, bir sinema filminde iki sevgiliyi canlandıracak.
Sezen Aksu, yapımcılığını 9/8 Müzik’in sahibi Ahmet Çelenk’in üstlendiği bir sinema filmi için anlaşma imzaladı. Sanatçıya bu projede ’Binbir Gece’ dizisinin Onur’u Halit Ergenç ve rockçı Teoman eşlik edecek. Yaz aylarında çekimlerine başlanacak projede Ergenç’in Aksu’nun sevgilisini, Teoman’ın da kardeşini oynayacağı konuşuluyor. Ancak Çelenk, sürpriz isimlerin de yer alacağı filmin konusunu gizli tutuyor. Aksu, ilk kez 1978’de ‘Minik Serçe’ isimli filmde kamera karşısına geçmişti. Son olarak 2004’te de ’İstanbul Hatırası’nda rol aldı.
 8o  XMLº 
Blogwise - blog directory
Music Blog Top Sites
blog search directory
Blogarama - The Blog Directory
Proogle.de
Link Dünyası>
Technorati Profile