01 Şubat 2007

İklim değişti, Akdeniz oldu

İKSV ile Hollanda'da yaşayan Türklerin organize ettiği Turkey Now Festivali'nin açılış konserinde sahnede Sezen Aksu vardı. Aksu, kendi deyimiyle 'damara giren' şarkılarıyla kuzey ülkesinin iklimini değiştirdi.
Amsterdam Concertgebouw'un önünde kuyruklar var. Kolayca ayırt edebiliyorsunuz, kapının önünde sigara içip arkadaşlarını bekleyen 'son dakikacılar' Türk, salondaki yerlerini almış, ellerinde bir kadeh şampanyayla konser saatini bekleyenler Hollandalı. Ve sayıları hiç de az değil.
Mekân, Amsterdam'ın akustiği dünyaca ünlü 100 küsur senelik muhteşem konser salonu, çalacak olan bugüne kadar Herbie Hancock'tan Bill Evans'a, Celine Dion'dan Elvis Costello'ya sayısız yıldıza eşlik etmiş pop caz orkestrası Metropole olunca tanıyan-tanımayan herkes özel bir 'konuk'la karşılaşacağını biliyor. Amsterdam'da yaşayan Türklerin heyecanı ise başka türlü, basbayağı eski bir dosta kavuşacak, Sezen Aksu'yu evlerinde ağırlayacak gibiler...
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ile Hollanda'da yaşayan Türklerin kurduğu Kulsan'ın birlikte düzenlediği Turkey Now Festivali'nin açılış konseri bu. 29 Ocak'ta başlayıp üç ay boyunca konserler, tiyatro oyunları, film ve dans gösterileriyle sürecek festivalin sloganı "Good for the soul / Ruh için iyi"... Ve galiba, en azından Türkler'in ruhunu sarıp sarmalamak için Sezen Aksu'dan uygun bir ses yok. Daha ilk anda, şef Arjan Tien onu elinden tutup sahneye getirdiği, zaman zaman hasta olduğunu ele veren sesiyle "Gülümse, hadi gülümse, bulutlar gitsin" dediği anda anlaşılıyor bu. Bu şarkı "Kaybettiğimiz büyük ve özgür ruhlar için". Barışı, huzuru hissettiği tek yer olan sahnede kardeş şarkılar söylüyor gece boyunca. Sözleri İngilizceye çeviriyor zaman zaman, "Dansöz dünya"dan söz ediyor mesela, "Ama bu dans, savaş dansı"."1945", "Sen Ağlama", "Haydi Gel Benimle Ol", "Geçer"... Konser salonunun her bir sütununda bir besteci adı var: Wagner... Listz... Chopin... Weber... O gecelik bunlara Onno Tunç, Atilla Özdemiroğlu, Cenk Taşkan ve tabii Sezen Aksu ekleniyor, ruha iyi gelen notalarıyla... Bu notalar Metropole Orkeste'in düzenlemeleriyle bambaşka kılıklara girmiş, Aksu'nun orkestrasıyla da uyum sağlayarak çok şık olmuşlar üstelik.
Orkestranın ve salonun da etkisiyle her zamankinden biraz daha ağırbaşlı bir Sezen Aksu var sahnede. Hüzünlü, kendi deyimiyle giderek "daha damara giren" şarkılar seçmiş bu gece için. Sezen Aksu şarkılarıyla büyümüş nesiller için kaçınılmaz olarak her birinin bir anısı var. 1980'lerden bir tanesi fırlayıp geliyor, daha onun hayaletini yolcu etmeden bu kez 1990'lara dair anılar üşüşüyor kafanıza.

'Seni seviyoruz Sezen Abla!'
"İstanbul İstanbul olalı" diye hep bir ağızdan bağırıyor bütün salon. İnsan aşkı da, acısını da hakkını vererek yaşamak için kendi dilinde şarkılara ihtiyaç duyuyor. İki şarkı arasındaki sessizlikten faydalanan bir kız çocuğu "Seni seviyoruz Sezen Abla!" diye bağırıyor. "Sizi hayal kırıklığına uğratmamak için gayret ediyorum" diyor Sezen Abla'sı: Aramızda çok saf bir şey var. İnsanlık hali, ben de insanım, uzaylı değilim, siz beni anlarsınız diye umuyorum."
30 küsur yıldır şarkılarında insanlık hallerini anlattığı için sevilmiş, belli ki daha çok kredisi var. "Hastayım ama canımı dişime taktım, hiç bilmediğim bir yerden ses çıkartıyorum bu gece" diyor. Ama galiba onun bilmediği o yeri dinleyenler biliyor ve yine oradan dinliyorlar şarkılarını. O zaman sesinin hangi notalara ne kadar çıktığı değil, bir duygu kalıyor konserden geriye. Hele hele bir Kuzey ülkesindeyseniz o anda, adeta "iklim değişip Akdeniz oluyor" sahiden.

(Asu Maro'nun 31 Ocak 2007 tarihli Milliyet'teki yazısı)

0 Yorum Ekle:

Yorum Gönder

<< Home

 8o  XMLº 
Blogwise - blog directory
Music Blog Top Sites
blog search directory
Blogarama - The Blog Directory
Proogle.de
Link Dünyası>
Technorati Profile