21 Ocak 2006

Ağlamanın keşfi

Müzik dergisi Bant'ın bu ayki sayısında Ufuk Aras imzalı yazıdan: "Hep elimizin altında olmalarından mıdır bilmem, uzun yıllar Türk müziğine, Türk edebiyatına gerekli önemi vermediğimi şimdilerde anlıyorum. Sait Faik'ten 'Semaver'i okuyup, (Fikret Kızılok'tan) 'Zaman Zaman'ı dinliyorum bugünlerde. Önce hangisine ağlıyorum unuttum." Genç birisinin Türk edebiyatının gerçekten de en ağlanacak hikâyelerinden birini keşfettiğini duymak çok güzel aslında. Bir 'gözyaşı sürekliliği', bir unut(a)mayış var burada diye sevinilebilir. Ama bir yandan da insana son zamanlardaki 'ağlamanın keşfinin' tam ne olduğunu düşündürtüyor. 'Babam ve Oğlum'un bazı seanslarında ünlü kâğıt mendil firması bedava mendil dağıtmış, bunun bir şehir efsanesi olduğunu farzetmek istiyorum ama galiba değil. Ağlamanın keşfini kitlelere yayan filme pek değinilmeyen bir açıdan bakan Şebnem İşigüzel şöyle diyordu geçenlerde: "Halk, akın akın 'Babam ve Oğlum'a gidiyor ve ağlıyor. Peki, yakın tarihine gözyaşı döken halk (...) sinemadan çıkıp Kenan Evren ile karşılaştığında nasıl sorabiliyor: Paşam geçmiş olsun, kanseriniz nasıl?" Gerçekten de var böyle bir şey ve bu durum ağlamanın (yeniden) keşfinin bir tür toplumsal akıl karışıklığının tezahürlerinden biri olup olmadığını düşündürüyor. İşigüzel'in çizdiği portre Maya Sahnesi'nde sahnelenen 'Belkıs Düştü Kuyuya' adlı tek kişilik oyunda, aynı anda hem 'terörist gençlere acıyıp hem Evren Paşa'yı yakışıklı bulan' ev kadınında cisimleşiyor. Belkıs, bir yandan patates soyarken bir yandan bütün bir kafa karışıklığının trajikomiğini dile getiriyor. Mutlaka gidin; Belkıs'ı bir erkek oyuncu canlandırıyor, bu da her şeyden önce karakterin içinde bulunduğu, değerlerle ilgili 'tranvestitliğe' işaret ediyor sembolik ve esprili biçimde. (Huysuz Virjin'in gizli gözyaşları gibi bir şey.) Evet, kime, neye ağlanıyor?
Muhtemelen tam da 'yakın tarih'e değil; yakın tarihten biriken toplu bir acıya, ne isim konulursa konulsun fark etmeyen, ilk fırsatta gözyaşlarıyla yıkamak istediğimiz bir şeye... Birikmiş gözyaşları; ama gene bu yüzden, her şeyin birbirine karıştığı bir ağlama ortamı bu. Bu ortamdan istifade, 'Gönül Yarası' gibi 'Türk damak tadına uygun' tarifleri ısıtıp önümüze sürenler de var, 'Kutsal Yürek' gibi basit bir maneviyat anlayışıyla bize ve şu güne özgü bu ağlama halini toptan ıskalayanlar da. İkincisinin kendine örnek alsa da feyz almadığı Rossellini'nin 'Europe 51'i için Martin Scorsese "Bu film neredeyse hiç üslubu olmayan bir filmdir. Rosselini bütün sanatını modern azizliğin ne olduğu sorusunun emrine verir" demiş.
'Kutsal Yürek' ise tam tersine, bu büyük soruyu süslü üslubunun önüne koşuyor. Öte yandan mütevazi azizelere, gerçekten trajik, tek ve sarsıcı olana ağlanmıyor. Geçen senenin gözyaşlarını en çok hak eden filmlerinden 'Bulutları Beklerken'e pek az kişi ağladı. (Üstelik bu topraklarda azınlıkların çektiği eziyetlere ağlamaya, en azından diziler, şarkılar vs., düzeyinde popüler gözyaşları dökmeye hazır gibiydik.) Metis'ten çıkan 'Mucizevi Göstergeler' adlı kitabında edebiyat kuramcısı Franco Moretti (yönetmen Nanni Moretti'nin kardeşi olur) durumu gayet güzel açıklıyor: "Gözyaşları birleştirir. Peki ama kiminle birleştirir? Topluca ağlamak, tüm öfkeleri, haksızlıkları, suçları temizler. Bu kolektif bir birbirini aklama ritüelidir. Bu, yönüyle modern dünyanın temel özlemlerinden birini ifade eder; uzlaşı özlemi. Modern dünyada mümkün olan tek katarsis biçimi..."
Ağlamanın toplu keşfi, bizde şu anda tam böyle bir özleme denk düşüyor galiba. Ama gözyaşlarının şiddeti, özlemi perdeliyor. Ağlamanın bu topraklardaki gerçek kraliçesi, uzlaşı özleminden de hiç bihaber olmayan Sezen Aksu'nun geçende en dingin, en olgun haliyle çıktığı TV programında duygusallıktan kendinden geçen telefondaki kadına dediği gibi: "O kadar abartmayın hanımefendi!"
(Fatih Özgüven'in 19.01.2006 tarihli Radikal'deki yazısı)

0 Yorum Ekle:

Yorum Gönder

<< Home

 8o  XMLº 
Blogwise - blog directory
Music Blog Top Sites
blog search directory
Blogarama - The Blog Directory
Proogle.de
Link Dünyası>
Technorati Profile