27 Ekim 2005

Yüzleşme

Pazar akşamı Sezen Aksu'nun açık hava konserinde birinci bölüm bittiğinde çantamı alıp ayağa kalktım. "Gidiyorum ben" dedim şaşkınlıkla bana bakan arkadaşlarıma...

Binlerce kişi... Çoğumuz birbirimizi hiç taramıyoruz. Adımız ne, geçmişte kimler bize neler etti, hiçbir şey bilmiyoruz.

Birbirimizi hiç anlamasak hatta sevmesek de ortak noktamız bu demek ki...

Şu şişman adam ve şu türbanlı genç kızla, Güzide Duran'la, Eyşan Özhim'le, Zeki Alasya ile şu önümde oturan sarışın haramla ortak noktamız bu gece burada, aynı kadın için buluşmamız.

Bu gece burada olmamızın tek sebebi var: Az sonra sahneye çıkacak olan kadın. Şuradaki binlerce kişiyi birbirine akraba eden sarkılan yüzünden buradayız... Kalabalığa bakıyorum. Kadınlı erkekli, birkaç kuşaktan insana ve görünümlerine... Gencecik bir kız dokunuyor omzuma o anda ve bir not tutuşturuyor elime. "Biz Ankara'dan sırf bir konser için geldik. Dün geceki konserin sonunda eski bir şarkısını söyledi. İnanılmazdı. Kimi gördüysek ağlıyordu. Ben de erkek arkadaşımın omzunda ilk defa duyduğum bir şarkıya hıçkıra hıçkıra ağladım... İçinden acı geçmeyen her şarkı biraz eksiktir diyor şarkıda bir de ben bu yüzden kimseden gidemem diyor...

"Sonra alkışlar içinde sahneye çıkıyor Sezen Aksu... Eskiden başlıyor, doksanların başına geldiğinde ara veriyor. Birinci bölüm bittiğinde çantamı alıp ayağa kalkıyorum. Birlikte geldiğim arkadaşlarımın şaşkın bakışları aldırmadan "ben eve gidiyorum" diyorum. "Bu gece Sezen'i bir saat daha dinlersem doz aşımından ölebilirim... "Hayatımda ilk defa o gece Sezen'den kaçıyorum…Hayatımdaki her sayfayı bildiği için olsa gerek.. Ve üstelik o sayfaları bir daha açmaya gücüm yok şimdilik. O her defasında şaşırdığını söylüyor bu tanışıklığa, bu sır tutan yakınlığa... Nasıl da böyle tanış olduk diyor her defasında...

Açıkhava Tiyatrosu'nun merdivenlerini çıkarken şaşkınlıkla bana bakanların yüzlerini hissediyorum. Hissediyorum çünkü kimseye bakmadan tırmanıyorum merdivenleri. Kapıya çıktığımda taksiciler de şaşırıyor konserden çıkan birinin varlığına.. Taksiye bindiğimde şoför "bir hastalık filan yok ya abla" diyor... Nasıl anlatırsın, bu da bir tür hastalık hali aslında ama "yok yok" diyorum... Maçka'dan süzülüp Dolmabahçe'ye iniyor taksi. Evime doğru yol alırken "adam oldum adam oldum" sanıp her defasında hâlâ olamadığımı fark erliğim zamanlarda omzuma oturan o çok bana ait yorgunluğu duyuyorum yine. Hayret, hiç trafik yok. Hızla yol alıyor taksi...

13 yaşımdayken bacaklarımın ağrısından uyuyamazdım geceleri.. "Büyüyorsun" ondan ağrıyor derdi annem... Dizlerimin, eklem yerlerimin ağrısına büyümenin hatırına katlanıyordum. Birkaç hafta görmediyse birileri beni, "uzamışsın ama" dediklerinde unutuyordum bütün ağrılarımı.. Büyüyordum çünkü... Bu sihirli kadın o şarkıları söylerken sahnede "yapma bunu bana" dedim içimden.. "Yapma Allah aşkına..." Taksi evimin önünde duruyor.

Asansördeyken aynaya bakmıyorum... Çektiğim onca ağrıya rağmen "büyümeyen" ruhum utandırıyor beni çünkü.. Sezen Aksu'nun neredeyse her şarkısı hayatımın bir başka kapısını açıyor ve bir başka benle yüzleştiriyor beni..

Gerçekten yaşadığı onca şeyden sonra nasıl oluyor da yürek hâlâ aynı hataları yapıyor?

(İclal Aydın'ın 15.06.2005 tarihli Vatan'daki yazısı)

0 Yorum Ekle:

Yorum Gönder

<< Home

 8o  XMLº 
Blogwise - blog directory
Music Blog Top Sites
blog search directory
Blogarama - The Blog Directory
Proogle.de
Link Dünyası>
Technorati Profile