Sezen, İzmir ve Kardelenler

Tülay Aktaş, İzmir eski valilerinden Kutlu Aktaş'ın eşiydi. Görevde bulundukları dönemde eğitime, çocuklara ve sivil toplum örgütlerine öylesine önem verdi ki, vefat ettiğinde tüm İzmir arkasından ağladı. Ölümünün üzerinden 10 yıl geçti, ama İzmir onu unutmadı. Adına bir vakıf kurup hizmetlerini bıraktığı yerden devam ettiriyorlar. Ayrıca her yıl, onun adına ödüller verip eğitim konusunu masaya yatırıyorlar. Bizim İzmir'e gitme gerekçemiz de buydu.
Mutlu bir tesadüf, tören öncesi akşam Sezen'in konseri vardı. İki hafta önce İstanbul'da izlemiştim. Bir ayda aynı sanatçının ikinci konserine gitmek, hiç yaptığım bir şey değildi. Ama oldu. İyi ki de gitmişim...
Eskiden Serçe, hele hele Minik Serçe denildiğinde akla hemen o gelirdi. Şimdi ise ismi kardelenlerle özdeşleşti. Turkcell, yaptığı güzelliklere bir yenisini daha ekledi ve okuma aşkıyla yanıp tutuşan kırsaldaki kızlarımızın, yani kardelenlerin hislerine Sezen'le tercüman oldu. Hem de sadece sesiyle değil, yüreğiyle de...Türkiye'nin dört bir yanında verdiği ve vereceği kardelen konserleri hep bu amaçla yapılıyor. Kardelen CD'si de yine bu amaç için satılıyor. Sezen'in öğrenim olanağından yoksun çocuklarımızın okullu olmaları konusunda gösterdiği çabalar, takdire şayan. Daha önce de Milliyet'in başlattığı Haydi Güneydoğu'ya kampanyası çerçevesinde evlerinden birini Diyarbakır Güzel Sanatlar Lisesi'ne bağışlamıştı. Eminim ki bizlerle paylaşmadığı daha pek çok katkısı vardır.İzmir'de, doğup büyüdüğü kentte, izleyiciyle arasındaki diyalog müthişti. Üç bin kişilik açıkhava tiyatrosunda tüm şarkıları tek ağızdan söylendi. O başladı, İzmir söyledi. Öyle anlar oldu ki, ne olur biraz ara verin de ben de söyleyeyim noktasına geldi. Mütevazılığına diyecek yoktu. Bunu Müjde Ar'dan aktardığı bir anısıyla pekiştirdi.

Sezen, hem İstanbul'da hem de İzmir'de binlerce kişiyle bu anısını niye paylaştı? Herhalde sadece benim ayaklarım, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da yerden kesilmeyecek demek için değildi. Burnu Kafdağı'nda olanlara mesaj gönderiyordu. Umarız alması gerekenler almıştır...
(Abbas Güçlü'nün 24 Eylül 2005 tarihli Milliyet'teki yazısı)
0 Yorum Ekle:
Yorum Gönder
<< Home