20 Ekim 2005

Sezen Aksu Beyoğlu'nda

Bazı düğün dernek ve gazinomsu gece eğlencelerinden size, oranın fotoğrafçısının çektiği, karton zarflı fotoğraflar kalır: Bir tarafınız mutlaka yamuk, gözleriniz normal şartlarda kapalı, en iyi ihtimalle şehla...
En şahaneleri Taksim Belediye/Maksim/Çakıl fonlulardır. Kılık kıyafete de, fotoğraf kenarı uçurma/çiftleri kalpleştirme/kelleleri dört bir yana serpiştirme sanatına da doyum olmaz.
Bunlara yaşımız da, eğlence şeklimiz de müsait değil. Gene de kitç desen kitç değil ama rüküşlükte eline zor su dökülür bir kare mevcut evdeki arşivde.
Sene 88 galiba.
Saçlar fönlü, kafamda bir taç! Üzerimde, çiçekli, kısa kollu bir ceket! Bugün içine girmek için böbreğimin tekini mesela, derhal verebileceğim. Aslı'nın saçlar uzun ve permalı! Yarısı Serpil Çakmaklı'msı tutturulmuş.
Ali ile Ahmet pastel tonlarda, ceket kravat takılmakta. Ve yine kısa kollu gömlek; bir tutarlılık olmalı elbet! Tiplerimizde seksenlerin sonu sakilliği, gözlerimizde huşu: Belli ki hoşumuza gitmiş gördüklerimiz. Mesuduz.
Bir yandan 'Yuh be kaç sene geçmiş' dedirtiyor insana, bir yandan da karton zarfın üstündeki adrese yolluyor: Oba'ya.
Evet, biz o gece Oba'daydık.
Ama Oba o zamanlar şimdiki gibi kişiliksiz, mafyöz, tapon bir yer değildi. Bayağı havalıydı.
En net kanıtı: Sezen Aksu çıkıyordu.
Orada o gece Sezen Aksu'yu ilk defa canlı gördüm: O bildik, değen/dokunan şarkılarının üstüne, sahnede acayip komikti. Uğur Yücel ile birlikte kabaremsi bir şov yapıyorlardı. Gülmekten iki büklüm eden anekdotlar/atışmalar 'Anlatılmaz, yaşanır' lezzetteydi kısaca. (İkisinin 'Yalnızlık Senfonisi' düeti de muazzamdır. Ezer, bitirir.) Levent Yüksel'i de , Sertab Erener'i de ilk orada gördük. Süper sesli parlak gençler! (Hakikaten çok feci büyümüşüz.)
Sahnedekilerin de çok eğlendiği bir geceydi işte o. Cümbüşlü.
Yeni Melek'teki yeni gösterilerin ilk fasıl sahnesi gibi aynen. Biliyorsunuzdur, Sezen Aksu 4 geceliğine Beyoğlu'na geldi. (Kaldı iki: Pazartesi&Salı) Yeniden açılan Yeni Melek'e. Beyoğlu'nun ruhuna çok uyan bir program hazırlamış. 'Sen Ağlama'ları, 'Geri Dön'leri değil de, daha bir kenarda köşede kalmış ama gene de duyunca içinizi cosss yapan şarkılarını söylüyor.
Ana caddeden ara sokaklara sapıyor. Ve de en bayıldığım şey: Aralardaki konuşmalarda cimrilik etmiyor! Ev ahalisini toplayıp cümbür cemaat çıkardığı ilk fasıl sahnesi enfes. Eski şarkıları seslendiren süslü püslü koroda, esas işleri şarkı söylemek olan 'normal' isimlerin yanında bolca eş-dost-akraba var: Mithatcan'ın dadısı Perihan (Peruş), Aksu'nun yirmi küsur senelik flörtöz terzisi Güzidanım, masözü, makyözü, en yakın arkadaşı... Profesyonel kotasından ise Levent Yüksel, 'Alacakaranlık'tan da bildiğimiz Nurcan...
Pera'ya cuk oturan 'eski' temalı, şenlikli bir fasıl. Konsere değil de sanki Nevizade'ye gitmişsiniz, ama fasıl heyetinin gülü de Sezen Aksu'ymuş, böyle tadından yenmez bir durum.
Oba'dan beri birçok Sezen konserine gitme imkânı oldu. 'Türkiye Şarkıları'nın ihtişamı unutulmaz mesela. Ama işte bu kabaremsilerin tadı da başka oluyor. Çünkü sadece şarkıları değil, sohbeti muhabbeti de kimseye benzemiyor.
(Nur Çintay A.'nın 07 Mayıs 2004 tarihli Radikal'deki yazısı)

0 Yorum Ekle:

Yorum Gönder

<< Home

 8o  XMLº 
Blogwise - blog directory
Music Blog Top Sites
blog search directory
Blogarama - The Blog Directory
Proogle.de
Link Dünyası>
Technorati Profile